Evlilik korkusunun bazen, kişinin kendi ebeveynine karşı işlediği günahlarının acısını ileride kendi çocuklarının ondan çıkaracağı yolunda duyduğu endişeden kaynaklandığına dair bir görüş vardır.
O halde neden evlenmedim? Her yerde olduğu gibi tek tük engeller çıktı, ama yaşam bu engellere yaklaşımdan ibarettir. Ancak koşullardan ne yazık ki bağımsız olan asıl engel, benim evliliğe ruhen açıkça yatkın olmayışımdı. Bu, evliliğe karar vermemle birlikte uykularımın kaçmasıyla kendini gösteriyor; başım gece gündüz yanıyor, yaşamım yaşam olmaktan çıkıyor, çaresizlik içinde bocalayıp duruyorum. Buna yol açan kaygılarım değil aslında, ağırkanlılığıma ve kılı kırk yarmama baglı olarak da sayısız kaygılar eşlik ediyor bu duruma, ancak önemli olan bunlar değil; gerçi böcekler gibi ceset üzerindeki işlerini yerine getiriyorlar, ancak önemli bir şekilde etkilenmem başka bir şeyden oluyor. Korkunun, zayıflığın, kendini hor görmenin genel bir baskısı bu.
Evlenmek, bir aile kurmak, doğmak isteyen bütün çocukları kabullenmek, bu güvenilmez dünyada onları var etmek ve hatta biraz da yol göstermek benim inancıma göre bir insanın ulaşabileceği en yüksek noktadır.