Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yaşamında bir öykü olmak istemiyorum." "Öykü mü?" diye sordum. "Ne demek istiyorsun?" "Seni zamanın dışında tutmak istiyorum. Öykünün bir başlangıcı, ortası ve sonu -özellikle sonu- vardır."
Ama zaten insan bir başkasını başarıları yüzünden değil, o kişi olduğu için sever.
Reklam
Ben size ne verebilirim ki? Bunu hayal bile edemiyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum. Hayatımda hiçbir şey yapmadım.
Sevilmemekten o kadar korkuyordu ki sonunda davranışı korktuğu şeyi başına getiriyordu.
Keşke çelikten olsaydım ve onu sonsuza dek bir kenara bırakabilseydim.
Reklam
Elbette özlem duyacaksın. Bu kaçınılmaz, bu insanlığının bir parçası.
İlk seansta hastanın bana gelmeyi nasıl seçtiğini kesinlikle sorarım. Eğer bir meslektaş ya da arkadaşım tarafından gönderildilerse benim hakkımda kendilerine ne söylendiğini, beklentilerinin neler olduğunu ve ilk seansta bile benimle yaşadıklarının bu beklentileri ne kadar karşıladığını bilmek isterim. Genellikle şu anlamda şeyler söylerim: "İlk seans iki yönlü bir söyleşidir. Ben sizinle söyleşi yaparım, ama aynı zamanda sizin de beni tartmanız ve benimle çalışmanın nasıl bir şey olacağına ilişkin fikir sahibi olmanız için iyi bir fırsattır."
Etkin terapinin ardışık bir sıra izlediğini unutmayın: duygunun uyanışı ve yaşanışı, ardından analizi ve bütünleşmesi. Duygunun analizine başlamadan önce ne kadar beklemesi gerektiği klinik deneyimin bir işlevidir. Genellikle derin bir duygu söz konusu olduğunda -keder, yas, öfke, sevgi- duygu yatışıp savunmalar azalıncaya kadar beklemek en iyisidir.
En derin anlamda biz kendimizden sorumluyuz. Sartre'ın ifade ettiği gibi kendimizin yaratıcısıyız. Seçimlerimizin, eylemlerimizin ve eyleme geçmedeki başarısızlıklarımızın birikimiyle kendimizi oluştururuz.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.