Eski bir mü'ellif felsefeyi şöyle ta'rîf ediyor: "İnsân bütün husûsî ilimlerden başka bir umûmî ilme mâlik olmaya tab'an arzudârdır ki, bu ilim diğerlerine hâkim olsun ve nokta-i nazarının vahdet ve umûmiyyetiyle vahdet-i kâ'inâtı ira'e etsin. Bunun mümkün olduğunu akıl idrâk eder, zîrâ herşeyi fürû'uyla mükemmelen bilmekten âciz kalınca hepsini mücmelen bildirecek bir şeye elbette ihtiyâc ve arzu gösterir. Her devirde birçok dehâlar bu ilmi bulmaya tasaddi etmişlerdir. İşte bu tasaddîler felsefedir. " Bu ta'rîf Herbert Spencer'in felsefe "vahdet håline getirilmiş ilimdir" ta'rîfine pek ziyâde yaklaşmıştır.
Dr. Abdullah Cevdet ve Baha Tevfik, Beşir Fuad'ın gerçek izleyicileridir.
Reklam
"Vicdan, değişik seviyelerde az çok hepimizde mevcuttur. Fakat bu vicdan öyle zannedildiği gibi yaratılıştan sahip olduğumuz bir çekirdek üzerine kurulu olsaydı şüphe yoktu ki gayet dar ve yetersiz olacaktı. Halbuki her zaman ve mekanda sahibi için mutlaka "yeterli" olan bu manevi olgu, daima tecrübelere borçlu ve bilgilerimize dayalıdır. Öyle bilgiler ki bazısı duygusal hayatımıza bağlı olduğu için gayet seri ve erken gelişir. Diğer bir kısmı da asıl tecrübelere ve özellikle de gayet ince görücü mürebbiler, psikoloji bilginleri vasıtasıyla elde edileceği için ancak insanın beyninin yavaş ve tedrici bir şekilde olgunlaşmasına bağlıdır ve gecikicidir. Bu şekilde oluşan vicdan hayatımızın akışı esnasında daima kendisine katılan yeni fikirler ile olgunlaşır. Bazı eski fikirler, yanlış tecrübelere bağlı neticeler zayıflar, düşer, mahvolur hatta öyle bir zaman gelir ki bir süre önce ruh ve vicdanımızın olanca rahatlığı ile yaptığımız bir hareketten utanırız ve bu ispat eder ki günler geçtikçe benliğimiz de vicdanımız da değişiyor, başkalaşıyor. Ömrümüzün ilk anlarından beri sahip olduğumuz idrakler sonraları birtakım tecrübelerimizle kesinlik kazanınca bizim için çok önemli ve birbirini izleyen davranışlar düzeni olur. Artık gerek beş duyu gücü aracılığıyla gerekse diğer yollarla maneviyatımıza giren her düşünce bu düzene rast gelecek, onunla ölçülecektir. Bu durum öyle manevi bir darbedir ki düşüncelerimizin sürekli olan zorunlu akışını ihlal etmeyi başarır." Modern Dönem İslam Düşüncesi Fikirleri (Baha Tevfik) - Hüseyin Sarıoğlu
“Derisini değiştiremeyen yılan ölür”
Ömer Seyfettin
📚 Usta yazar, 11 Mart 1884'te Balıkesir'e bağlı Gönen'de dünyaya geldi. "Fon Sadriştayn'ın Oğlu" adlı hikayesinde "Ben her şeyi annemden öğrendim." sözleriyle annesine olan minnetini ifade eden Seyfettin, her fırsatta annesinden büyük bir sevecenlikle bahsetti. Başarılı yazar, rüştiyede eğitim gördüğü
--S O N--
İşte Nietzsche hayat ve hakikat bağlaminda gücü temel bir değer olarak anlayarak Neron kadar zalim, Vichnou kadar insafsız bir yaşam felsefesi ortaya koyuyor. Belki haklı, belki değil! Kim bilir?
Reklam
292 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.