Dön babam dön. Temmuzun sarı sıcağı cayır cayır yakarken Güneşin gö-zünde,[1] düğenin üzerinde dön babam dön.
Büyükler harman kenarında bir asma gölgesinde uzanıp günün yorgunlu-ğunu atarken, düğeni sürmek için adımız söylenince hiç itiraz etmeden düğenin üstüne çıkar gönülsüz gönülsüz düğenin üzerinde dönmeye başlardık.
Biz taşra çocuklarına
Balım senmişsin,
Nereden bunu çıkardım?
Söyleyemem, kendini kıskanasın,
Senli dualara bol "âmin" dediğimde,
Yağmurlarda ıslanasın.
Geceden kalan hilalden selâmını aldım bugün,
Kendimi de hep güzellikle avuttum.
Birincisi kalın kaşlı esmer güzeli
gül fidanı misali incecik o incecikti beli
Kim bilir kimle evli
Evlendi de iki çocuğu oldu
dediler
hâlâ ince mi beli bilmiyorum
keşke görsem yine
hemen tanırım
Eyvallah diyene her şey bedava.
İkindi vakti öncesi abdest almak için avluya çıkan şeyh, dervişin tekinden bir ibrik su ister.Derviş getirir.Yere çömelmiş abdest almaya başlayan şeyh, bir yandan da bahçedeki dervişleri gözlemek için sağa sola bakmakla meşguldür. Su döken derviş bakar ki; şeyh elini yıkarken bazı yerleri kurudur;içinden,
-Bir de