-Eyvallah Diyene her şey Bedava.
Eyvallah diyene her şey bedava. İkindi vakti öncesi abdest almak için avluya çıkan şeyh, dervişin tekinden bir ibrik su ister.Derviş getirir.Yere çömelmiş abdest almaya başlayan şeyh, bir yandan da bahçedeki dervişleri gözlemek için sağa sola bakmakla meşguldür. Su döken derviş bakar ki; şeyh elini yıkarken bazı yerleri kurudur;içinden, -Bir de
Öylesine
İnşallah ileride çocuklarım olursa hususi olarak Kızıldağ Yaylasına götürüp gezdirmeyi çok istiyorum. Çünkü benim tüm çocukluğum neredeyse orda geçti. Kışın sokağa çıkamazdık, biz küçükken hala mahallede PKKlılar istediği gibi eylem yapabiliyordu. Biz de yazın yaylaya çıkar bastırılmış çocukluğumuzu orda yaşardık. Festival günlerinde su satardım,
Reklam
UNUTTUM DERKEN KENDİNİ HATIRLATIR
Günlerce, haftalarca aramaz, sormaz, gelmez, ilgilenmez, zaman ayırmaz. Sen onu tam unuttum, unutacağım derken bir anda beklenmedik bir mesaj gelir sana, malum şahıstan. Çünkü onu senden uzaklaştıran her kimse onunla işi bitmiştir. Ya sıkılmıştır, ya boş vakti vardır, ya da en ulaşılabilir olarak seni görmüştür. Hepsi bir oyun, aç gözünü ve kimsenin oyuncağı olma. Seninle işi bitince yine bir kenara atılacaksın. Asla ama asla hak ettiğinden daha az değer görme, unutma ki sen kendin için çok değerlisin. Seni değersiz hissettirmesine izin verme. Çünkü razı olursan her geçen gün o değer azalır ve birgün bir hiç olursun. Sadece onun gözünde değil, kendi gözünde de hiç olursun. Engelle gitsin, yol ver gitsin. Önüne bak ve hak ettiğin gibi ilerle. Kendi değerini kendin belirle, mutlu olmak senin elinde. Kendine saygı duy, layık olduğun şekilde yaşa.
Köstebek
Esirgenen deste deste ******erin defin vakti. Gömülen ilk kundak değil, doğmayasıca kızlar akmayası çaylar... Hayatımdan geçen nehirler nelerdi? Say say. Si Si. 1s. 2s. Orbitaller değil, hayatım,         n, suyun. Korkunç bir teslimiyet... Savaşmadan. Terra rossaya yağan her damla, sonsuz bekâret bozumu. Her dilde huzur. Mucizevi bir rahim ağzı, korkak korkak korkak. Dur! Postal sesleri. Asker postları. Hayır postalları yok, var... Kimden geliyor bu ses. Bu balgam. Kaşınan testisler. Çalıntı boncuk ışıltısı. Dur! Erkenden uyuyorsun. Su sinsin diye, su, düşman değil. Sessiz, içten. Peki neden bölüyor bu postal sesi uykumu! Yetmedi mi üzerimde tepinmeler?     Sürünüyor bu kez. Yılan gibi. Yalan yılan. Daha çok kaşınıyor yağlı testisler. Sürtünmeye çalışıyor, toprak dindirmez. Islak. Dayanamıyor, kazıyor bu kez. Siz kazıbilimciler ondan aldıklarınız ne masum. Kazdıkça kazıyor örtüyor kasıklarını çamurla. Göbeği, memeleri, başı. Gözlerine kadar gömülüyor toprağa. Acıyı alıyor ıslak toprak, sonra yine başlıyor acı acı acı. Z e v k. Postallar çürüyor. Kaşıntı duruyor. Beden uyuşuyor. Başlıyor acı zevk. Hep yek. Gözler hiç kapanmıyor. Karanlıkta yol bulmaya alışmış gözler. Kirli kirli kirli bakışlar. K ö s t e b e k. Başını kaldır bak başını kaldır bak, gördüğün kadarını al çarp çarp çarp, çarp başını çarp, kollarını çarp morar ve bayıl. Doğrul, sıyırıp at çamurları yığ kenara. Balgam, sperm, kıl, sümük, salya...karışmış bir toprak. Kirtepesi. Utanma. Sen de utanma. Yıkan yağmurla ve gözlüklerini takıp balkonda... Şarabını yudumla. Kös de bekle...
Yüzlerce kitap okuduğu halde “irfan” konusunda emekleyen bireyler
Bütün Kitapları Okumam Lazım! Yüzlerce kitap okuduğu halde “irfan” konusunda emekleyen bireyler değil miyiz çoğumuz? Daha da “okumalıyım”, daha da “bilgili olmalıyım” diye diye kendimizi kandırdığımız yalan mı? Kitaplarımızın büyük çoğunluğu ya yarıda kalmış, ya da kapağı hiç açılmamış bir halde değil mi? Karşımıza çıkan çoğu olayı zaman kaybı
… Mûtenâ
+ “Nasılsınız?” cümlesiyle bir çırpıda yanında bitivermişti küçük kız. Kelime dudakları arasından kayarken, ayakları da aynı hızla adımlarını taşımıştı sanki yamacına. İki hareket aynı anda vuku bulmuş, birbirine diş geçirmişlerdi aynı zamanda. Sorunun muhatabı olarak, bu cıvıltı üzerine, özenle yerleştirdiği kolunu koltuktan çekti, baş parmağını
368 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.