Gülüşüm, düştüğüm kuyulardaki kandiller gibi. Sanki her gülüşümde kuyu bir adım daha alçalıyor yahut ayaklarımın altındaki kaya biraz daha yükseliyor. Ne tuhaf?
(...)
yürüyüşüme ne kadar keyif katsam da
yani ıslık çalsam
tempo tutsam ayağımın ritminde
en ucuz gazeteden alsam yere sermek için
aynam yine kırılıyor akşam olunca
(Mustafa Uçurum, Barbar Dergisi, 6. Sayı)