Matematikçiler problemleri çabuk çözer ve asla hata yapmazlar.
Yeni problemlerin çözülmesi ya da yeni materyallerin öğrenilmesi zaman alır. Matematikçilerin hemen çözebildiği problemler daha önceden çözülmüş problemlerdir. Problem ilk kez karşılaşılan durumdur, eğer o problemle tekrar karşılaşılırsa bu alıştırma sürecine girer…
Bir matematikçiyi farkı kılan şey, kalıpları tanımlama yeteneğidir, yeni fikirler denemek için istekli olması ve bu yol boyunca ortaya çıkacak “başarısızlıklar” ile sabretme arzusudur.
Sonuç: Öğrenciler, matematikçilerin asla hata yapmayacağını düşünür ve ilk denemede hemen doğru cevabı bulmayı umut ederlerse, bir o kadar çabuk da hayal kırıklığına uğrayıp sabretmeyi öğrenemezler.
Çözüm: Öğrencilere, yeni fikirler ve kavramlarla uğraşmak zorunda kaldıklarında hata yapabileceklerini öğretmemiz gerekiyor. Ayrıca onlara, kendi mantıklarını düzeltmek için yollar bulmaları gereken probleme dayalı öğrenmede daha fazla deneyim yaşatmaya ihtiyacımız vardır. Maalesef, geleneksel sınıflarda öğrenciler matematikle ilgili yeterince yaratıcı deneyimlere sahip değiller. Derste ya da evde daha önce çözülmüş olan sorulara cevap bulmak yerine farklı soruları, farklı yollardan çözmek için daha fazla zaman harcamak gerekir.
“Hatalar, ekseriya en iyi öğretmendir.” – James Anthony Froude