Emre Kongar'm Türkiye'de yazma serüvenine başlama­sı tam da l 960'lı yılların sonlarına rastlamaktadır. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdikten sonra bir yıl kadar Ameri­ka Birleşik Devletleri'nde bulunmasını müteakip Hacette­ pe Üniversitesi'ne Sosyal Çalışma Yüksek Okulu'nu kur­ mak üzere müdür olarak atanmıştır. Başlamasını takip eden günlerde de Türkiye' de başat olan eğilim çerçevesinde gün­cel düşünsel hayat içinde bir yer edinmiştir. Genellikle de Türkiye'deki temel düşünsel doğrultuyla uyumlu olmuş­tur. Kitaplarım çıkarmay a başladığı dönem de 12 Mart dar­ besinin hemen sonrasına rastlamaktadır. Yazdıklarının an­ lamlandırması açısından bu durumun özel bir önemi var­ dır. Öğretim üyesi ve aydın olarak temel vasıflarından biri fazla yazması ve yazdığı dönemdeki düşünsel ortama uyum sağlama endişesidir. 1970'li yıllarda Türkiye'de entelektüel iktidar bir anlamda Marksistlerdedir. Bunun yanında Cum­ huriyet Halk Partisi'nde somutlaşan sosyal demokrasi de ik­ tidara yakın bir yerde durmaktadır.
Sayfa 74 - İletişim yayınları 2018Kitabı okuyor
Günümüzde de o nispette "hakikat" meyvelerini alıyoruz..
Başat ideolojinin işleyişi, gelişmiş batılı ülkelerde daha kompleks, karşı kültür söylemlerine yer veren bir yapılanma içinde olmuştur.
Sayfa 176 - Başat ideoloji: baskın ve egemen olan
Reklam
Günümüzdeki eğlence ve bilinç endüstrisinin ürettiği soap operaların karşı kültürün söylemine yer vermesi bu toplumlarda ideolojinin, eski günlerdeki işleyişinden farklı bir biçimde işlemekte oluşundandır. Bugün başat ideolojinin, temel değerleri eleştiriden uzak tutabilmek için, çelişkin öğelerle, çelişkin söylem parçacıkları ile ana söylemini sürdürmesi gerekmektedir. (...) Ne var ki, günümüzün gelişkin toplumlarında başat ideolojinin temel öğeleri olan pazar kurumu, mülkiyet kurumu, hiyerarşik ilişkiler ve zihinsel emek ile bedensel emek farklılaşması konusunda hiçbir yeni söyleme yer verilmemektedir.
Sayfa 174
Doğa ne zaman başat ilke olarak yüceltilmiş ve düşüncenin düşünmeye karşı, uygarlığa karşı silahı haline getirilmişse, düşüncenin kendisinde de bir tür ikiyüzlülük ve dolayısıyla rahatsız bir vicdan belirmiştir.
516 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 6 days
Marquis De Sade, kimine göre deli, kimine göre dahi; kimine göre sapık, kimine göre gerçekçi, ama bence en çok bir filozof. Tıpkı diğer filozoflar gibi bir öncü. Bir fark yaratmanın bedelini de ödemiş elbette. Kapatılarak. Her türlü haneye konuk olmuş. Konuklukları bir ölümle sonuçlanmama sebebi elbette zengin nüfuslu aristokrat bir aileye mensup
Aline ve Valcour: Felsefi Roman (1. Cilt)
Aline ve Valcour: Felsefi Roman (1. Cilt)Marquis de Sade · İthaki Yayınları · 202313 okunma
118 syf.
·
Not rated
·
Read in 22 hours
Orwell sevdiğim başat yazarlar arasında. Bu yılın yine enleri arasında yer alabilecek bir kitap okudum. Tek eleştirim kitaba konulan başlığın kitabın tamamını kapsamıyor olması. İnsanı daha okumaya çeken, daha duygusal ve içindeki bütün bölümleri daha kapsayıcı bir başlığı olmalıydı.
Kitaplar ve Sigaralar
Kitaplar ve SigaralarGeorge Orwell · Sel Yayıncılık · 20133,273 okunma
Reklam
Zulme karşı mücadeleler yozlaşarak "kimlik siyaseti"ne ve/veya ayrılıkçılık"a dönüşebilir. Bunların ikisi de çıkmaz sokaktır. İkisi de başat durumdaki bölünme ideolojisinin tersine çevrilmesinden (beyaza karşı siyah, erkeğe karşı kadın, eşcinsel olmayana karşı LGBT, Hiristiyana karşı Müslüman, Türke karşı Kürt) başka bir şey değildir. Ezilenler, tarih boyunca en büyük zaferlerini, sistemin bölücü kategorilerini reddederek, herkesin ortak insanlığını vurgulayarak, başka grupları dayanışmaya çağırarak ve aşağıdan kitlesel birleşik mücadeleye girişerek kazanmışlardır.
Sayfa 379Kitabı okudu
«Insanın hayal dünyası öyle başat ki - yine Joana- kurduğu tüm dünya, yaratımın kullanışlı olmasında ve sonuçları ihtiyaçlarla uyumlu olan bir plandan doğmasında değil, güzelliğinde doğrulanıyor. Bu nedenle insanı var olan düşüncelerle ve kurumlarla birleştirmek için tasarlanmış çarelerin çokluğundan geçilmediğini -örneğin eğitim çok zor- ve insanın hep inşa ettiği dünyanın dışında kaldığını görüyoruz. İnsan içinde yaşamaktan çok bakmak için evler inşa ediyor. Çünkü her şey ilhamın yolunu izliyor. Determinizm sonuçların determinizmi değil, dar bir sebepler determinizmi. Oynamak, uydurmak, karıncayı yuvasına kadar takip etmek, sonucu görmek için suyu limon suyu ile karıştırmak, küçükken yaptığın bunlardır ve büyüdüğünde de. Yüksek bir pragmatizme ve materyalizme vardığımızı düşünmek hata olur. Aslında pragmatizm -gerçek bir belirli sonu amaçlayan plan- bir kavrama, istikrar, mutluluk ve insanın başarabileceği en büyük uyum zaferi olurdu. Ama bir şeyleri "şöyle olsun" diye yapmak, gerçekle yüzleşince, insandan beklenemeyecek bir mükemmellik seviyesi gibi geliyor bana. Tüm inşası "çünkü" ile başlıyor. Merak, zevk, hayal gücü -modern dünyayı şekillendiren bunlar. İlhamı takip ederek, içerikleri karıştırıyor, karışımlar yaratıyor. Trajedisi: kendini onlarla beslemek zorunda olması. Bir hayatta hayal kurup başka bir hayatta var olabileceğine emin. Bu diğeri gerçekten de devam ediyor, ama onun hayal edilende saflaşması yavaş işliyor ve yalnız adam bir tarafta baş döndürücü düşünceyi diğer tarafta gerçek hayatın huzurunu bulamıyor. İnsan ceza yokken düşünemez.»
Sayfa 104
Freud okulu dört tane temel karakter yapısını birbirinden ayırır: Oral-rezeptif, oral-sadistik, anal ve genital karakterler. (...) Oral-rezeptif karakter; bekleyen ve maddî, manevî hem de zihinsel açıdan hep doyurulmak, beslenmek isteyen insanları tanımlar. (...) Oral-sadistik karakter de, tıpkı önceki gibi her şeyin dışarıdan geleceğine ve kendinin bunu kazanmak ya da haketmek için hiçbir çaba göstermesi gerekmediğine inanır. Ama bu karakteri oral-rezeptif'ten farklı kılan özellik, ihtiyacı olan şeylerin başkalarınca kendins doğrudan verilmesini beklemeyişindedir. Yani başkaları ona onun istediklerini kendi istekleri ile vermezlerse, oral-sadistik tip bunları zorla, onlara baskı yaparak elde etmeye çalışır. (...) Üçüncü rip, anal-sadistik karakter. Bu karaktere sahip insanlar, yeni bir şey yaratılıp, üretileceğine inanamazlar bir türlü. (...) Freud bu tiplerin başat özellikleeini şöyle sıralar: Düzenlilik, eli sıkı olmak ve inatçılık. En gelişmiş ve olgun karakter tipi ise, genital karakterdir. (...) Freud'a göre bu karakter, çalışmak ve sevmek yeteneklerinin temel taşıdır.
Sayfa 88
104 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 20 days
Böyle güzel bir kitabı elimde bu kadar süründürdüğüm için kendime çok kızdım. Şükrü Erbaş ile tanışma kitabımdı, şiirleriyle tanışmış olsaydım sanırım kitap benim için daha çok anlam kazanırdı fakat bu haliyle bile şair olmak isteyen herkese, şairlere, kendine şair diyenlere çok güzel ders veemiş diyebilirim. Bir deneme yapıtıyla şiir dersi vermek
Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya
Çırpınıp İçinde Döndüğüm DünyaŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20214,318 okunma
Reklam
Erbain
"... anladım neden yorgunluk gülümserlik getiriyor insana hayatın bana başat bana avrat oluşunu öğrendim işçiler bunu kurşunlanarak öğrendi on beşinde bir arkadaş inancını savunurken yargıca anladı bulana durula akmakta olan şeyi."
Sayfa 116Kitabı okudu
bir kişinin sosyal statüsü başkalarının onun hakkındaki yargısının bir sonucudur; bu yargı, o kişinin yaşama tarzının toplumda kabul görmüş değerlerle az ya da çok uyuştuğunda; davranış, giyiniş, yaşayış vb. biçiminin toplumun başat normlarına az ya da çok uyduğunda ortaya çıkmaktadır.
70 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
Bu arada ben Feniçka'yı bitirdim canlarım. Feniçka doktorasını yapmış, hayatını kendi akıl sınırları içerisinde yaşamak isteyen, özgürlüğüne düşkün bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Bir gün yolları bir psikolog olan Max Werner ile kesişiyor. Bu karşılaşma başta Werner için çok olumsuz bir çerçeveye oturuyor. Çünkü kadınların bilimle uğraşmasını, Feniçka nın düşünce tarzını olumsuz karşılıyor ve aşağılıyor. Fakat ilerleyen sayfalarda işler değişiyor ve çok daha samimi, içsel bir arkadaşlık çiziyorlar. Olaylar sanki düşüncelere bir alt yapı oluşturuyor. Kitapta asıl olaylar değil düşünceler başat yani. Gerçekten de güzel satırları olan bir kitaptı. Zaten oldukça kısa, okumanızı öneririm
Feniçka
FeniçkaLou Andreas-Salomé · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20167.7k okunma
Mustafa Reşat Bey’in memurluğunun ilk döneminden beri neredeyse takıntılı biçimde eleştirdiği ve Doğu/Güneydoğu bölgelerindeki en başat sorun olarak gördüğü aşiretlere dayalı feodal düzen, 1938’de Dersim’de gerçekleştirilen “tedib” hareketiyle ilga edilir. Bu bölge, Mimaroğlu’nun layihalarında defaatle belirttiği üzere, devletin kontrolünde, bir toplum ve etnisite mühendisliği etrafında “modernleştirilir.” Devletin bölgeye yönelik yaklaşımındaki ve buna bağlı olarak uygulamaya koyduğu siyasalardaki devamlılık ve süreklilik dikkat çekicidir. Bu meseleye ilişkin raison d’etat (devlet çıkarı) Mustafa Reşat gibi bir bürokratta somutlaşır.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.