Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Günaydın. Tutkunun ne olduğunu unuttuk, sıradan günlerden mi şu bitmeyen rutinden mi bilinmez. Lou Andreas-Salomê'nin şu muhteşem cümlelerini okuyoruz sonra: "Karşınıza bir şey çıkıyor ve sizi teslim alıyor, siz de kendinizi bırakıyorsunuz, artık hesap kitap yapmıyorsunuz, hiçbir şeyden çekinmiyorsunuz ve artık yarım kalan bir şeyle
"Israrla istediğiniz insan, genellikle sizi ikinci plana atar. Siz onu çok istediniz diye sizin değeriniz azalmaz aslında ama o öyle sanar. Beni çok istiyorsa benden daha aşağı da olabilir diye düşünür. Fakat gerçekte hiç öyle olmayabilir de. Belki de siz esasında yüksek bir karaktere veya statüye sahip olabilirsiniz. Bu her zaman maddiyatla veya ünle ölçülemeyebilir. Manevi, soyut veya zihinsel şeyler de vardır. Bunlar aslında daha önemlidir. Karakter, bağlılık, güvenirlik, içten sevmek, sadakat vb. çoğu insanda bulunmaz çünkü. Siz iyiyseniz olduğunuz gibi kalın. Biraz da veya çokça kendinizi geliştirin. İşte o zaman sizin için iyisini bulacaksınız. Ya o ya başkası..." - Jack Brighty
Reklam
Salih İnsanları Sevme ve İlahlaştırma...
Nuh Suresi, 21 - 23. Ayetler: "Nûh, 'Rabbim, dedi, doğrusu bunlar beni dinlemediler, malı ve ço­cuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka bir şeye yaramayan kimseye uydu­lar." "Onlar çok büyük tuzaklar kurdular." "Dediler ki: 'Sakın ilâhlarını­zı bırakmayın; hele Vedd'en, Suvâ'dan, Yeğus'tan,
Veda hutbesi.
Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. "Ashabım! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise canlarınız, mallarınız, namuslarınızda öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden
"Sen benimle oynuyordun. Benden nefret ediyordun. Çünkü sevgin nefrete dönüşmüştü. Hatta belki bir çeşit intikam alıyordun benden. Ben farkındaydım. Buna rağmen seni sevmeye devam ediyordum hala da ediyorum. Ben, sana hak vermeye çalışıyordum, veriyordum da. Oysa senin çektiğin acılardan belki daha da fazlasını ben de çekmiştim. Sen beni,
Dialog
Dialog Nasıl net gözlem yapa biliriz? Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz? Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız? Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız? Derler insan çözülmez kutu bağlı. Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Reklam
Yakamoz& Papatya [1-8] hepsini okumak isteyenlere...
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti.
"alıntı" bir gün bir dostum bana: bir ölüye göre fazla nefes alıyorsun demişti. bașta yadırgamış ama sonradan ona hak vermiştim. yaşamaya büyük bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. yani nasıl yaşanması gerektiğini çok iyi biliyorum. iyi hayat nasıl geçirilir, çok iyi biliyorum. ama ilgimi çekmiyor. yani yaşamaya büyük bir yeteneğim var
Gök kubemizi 1923 te çaldılar… Harf İnkilabı isimiyle
Kendi Gökkubemiz Yahya Kemal Merhum'dan mülhem bir ifade. Biz Gökkubemizi nerede yitirdik, ne zaman yitirdik, nasıl yitirdik... …bunu buna başlayalım mı…? Bu soruyu sormak bile aslında, bu yolculuğun ilk adımlarından biri olmalı. Çünkü birçok insan Gökkubemizi kaybettiğimizin bile farkın da değil. Önce meseleyi doğru ortaya koymak lazım.
tüm acılarla gülerek yüzleşmen, onları hakettiğin anlamına gelmiyor. ve olgunca verdiğin tavırlar, insanlara olan saygının son kırıntıları sadece. çok sevdiğin her şeyi artık sevmekten vazgeçecek ruhsal dengeye ulaşmış, ama bu uğurda çok yorulmuş gibisin. yorgunluğunu haykırıyor gözlerin. yine de üzülme çünkü geçti hepsi. artık kimse umutlarını idama sürükleyecek kadar sana kendini değersiz hissettiremez. birgün bir başkasına bakar gibi bak kendine. tüm olan bitenin sonunda kendini anlamışsın. başka kalpleri şifalandırmak için çıktığın bu yolculukta, sonunda kendi evini bulmuşsun. artık sıcak bir yuvan, değerini bilmen gereken bir benliğin var. sadece kendine iyi bak, sadece kendine iyi davranmaya devam et. güneşli günleri, ya da o yıldızlı gecelerdeki sıcaklığı kendi benliğinde bulacaksın. kendin olmaya devam et ki, bir daha başkası için kendinden olmayasın.
Reklam
bir başkası can yakar...
Onu bir başkasıyla görmek hayattaki bütün ışıkları kapatıyor, sanki herkes oksijeni içine çekmiş de bana kalmamış gibi oluyor, sanki beni alıp derin değil diye kandırıp okyanusa atıyorlar. Ve ben o derinliğin tadını almaya başladım. Acının tadını alabiliyorum... Onun yüzünden.
Veda Hutbesi...
‎ 'Ey İnsanlar!' Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız. 'İnsanlar!' Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise canlarınız, mallarınız, namuslarınızda mukaddestir, her türlü tecavüzden
Bir kere, Türkçe’ye girmiş dini terimler, Arapça değil, Farsçadır. Çünkü, biz İslâmiyet’i Araplardan değil, İranlılardan öğrendik. Örnek: peygamber, örnek: namaz. Farsça’dır, Arapça değil. İkincisi, ‘öz’ denilen Türkçe’de kelimeler, türetilmiş değil, üretilmiştir. Daha da kötüsü, Batı dillerinden alınmadır, yani bağımsızlık söz konusu değildir. Bir boyunduruk başkası ile değiştirilmiştir. Mesele ondan ibarettir. Örnek: Arapça kökenli ‘usul’ kelimesinin yerine geçen ‘yöntem’ kelimesinin ‘yön’ hecesi, Türkçe; ‘tem’ hecesi, Fransızca ‘systeme’ kelimesinin ‘tem’idir. Türkçe’de böyle bir sonek yoktur. Aynı şey, ‘kıyası mukassem’ ya da ‘dilemme’in karşılığı olarak sunulan ‘ikilem’ kelimesi için de geçerlidir: ilk hece Türkçe, İkincisi Fransızca. ‘Mektep’ kelimesinin yerini alan ‘okul’ kelimesi, Fransızca ‘ecole’ün bozulmuşudur. ‘Üstüvane’ yerine kullandığımız ‘silindir’ Batı dillerinin ‘cylinder’idir. ‘Umumi’ kelimesinin yerini alan ‘genel’, İngilizcedir. ‘Sekizgen’in ‘gen’i ‘octagon’un ‘gon’udur. Bunun böyle olması da doğaldır, çünkü şu kadar yıllık hayatında TDK’da bir tek filolog, dilbilimci çalışmadığı gibi, bir tek Türkolog da yoktur. Neticeyi kelam, TDK, yarattığı kavram kargaşası ile Türk fikir hayatını tarumar etmekten başka bir işe yaramamıştır.” “O sizin yorumunuz!” dedi Pendikli avukat, pişkin. “Ne yorumu?” diye patladı Günay, “Hangisi? Peygamber kelimesinin Arapça değil, Farsça olduğu mu, yorum? Silindir kelimesinin ‘cylinder’ olduğu mu? Yapmayın, Allah aşkınıza! Buna yorum değil, bilgi derler!” Alev Alatlı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.