Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Bengü
Bengü
@bbengusey
21 okur puanı
Temmuz 2023 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Bir insanın yaşayabileceği en karmaşık, kaotik dönemlerden biri sanırım ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi. Okuduğum her sayfada o hastalığın bilinmezliğini, korkuyu ve bir teşhis için yanıp tutuşmayı sonuna kadar hissettim. Yazar kendi anılarına o dönemde hiç güvenemese de çevresinden o kadar iyi bilgi toplamış ki yaşananlar sanki bir video izler gibi kafamda canlandı. Bu kadar zor tespit edilen, yanlış tanı konulan bir hastalık hakkında bilgilendiğim ve Susannah ile tanıştığım için çok mutluyum.
Sonunda her şeyin açığa çıkmasıyla stratejileri takip etmek ve Audra'nın gerçek düşüncelerini okumak çok zevkliydi. Tam istediğim gibi bol bol Adras sahnesi gördüm, başlarda aralarındaki çekimi tam hissedemeyip sinirlensem de sonlara yaklaştıkça aralarındaki buzlar iyicene eridi ve ikisinin diyaloglarını okumak daha da güzel bir hal aldı. Bu evrende daha fazla kitap geleceğini tahmin ediyorum çünkü anlatılmayan ve güzel bir hikayesi olduğuna emin olduğum çok şey var. Geldiğinde de okumak için hazır olacağım.
Not: İlk kitapta Adras ile Audra arasında geçen, bizim bilmediğimiz dilde söylenen sözler vardı. Fotoğrafını çekip yazara bunun anlamı nedir diye sormayı düşünmüştüm ama gerek kalmadan bu kitabın sonunda o sözleri tekrar çevirisiyle okuduk. Ne yalan söyleyeyim anlamlarını tahmin etmiştim, ama gözlerim yine de doldu.
Fikret bir hikayenin ana karakteri olmak, bilinmek ve tanınmak isteyen bir karakter. Hepimizin zaman zaman hayalini kurduğumuz gibi "beklenen" kişi olmak, alkışlarla karşılanmak ve bir davanın kilit insanı olmayı arzuluyor. Ama kendisinin de içten içe fark ettiği ama kabullenemediği üzere Fikret sıradan biri. Gerçekleştirmek için kendini yırttığı idealleri, dünyaya karşı büyük bir nefret ya da sevgisi yok. Akışta sürüklenip giderken ihtimallerde boğulan ve genelde anın zevkini kaçırıyor, bir şeylerin değerine ancak üstünden uzun zaman geçtikten sonra bir gün evde hasta yatarken farkına varıyor. Kendimle özdeşleştirdiğim, parmak bastığı hislerle beni açıkçası inciten bir kitap oldu Uyku Krallığı. Bir geçmiş bir günümüz bir hayal dünyası derken kafa karıştırıcı olmasını bekliyordum ama Kerem Eksen o kadar incelikle yazmış ki hiç zorlanmadım okurken. Ülkede yaşanan karışıklıklar, ölümler, hevesler hepsi için çok güzel düşünceler vardı. Boş vakitlerinizde bile olsa azar azar okuyarak çok zevk alacağınıza eminim.
Okur Takip Önerileri
Su gibi akıcılığıyla elimden hiç bırakmak istemediğim bir kitaptı ama içinde yaşananlar, Tara'nın atlattıkları bana o kadar dokundu ki sindire sindire okumak zorunda kaldım. Tara'nın ne olursa olsun kendisini toparladıktan sonra her seferinde ailesine geri dönmesi ve her seferinde de yine mahvolarak oradan çıkması yaşanış biçimiyle olmasa da mentalite olarak benim kendi hayatımla bağdaştırabildiğim bir durum.
Binbir badire atlatıp yine de aydınlık günlere ulaşabilmiş bir insan olarak yazarın hikayesini çok ilham verici buldum. Anlattıklarının gerçeğe en yakın versiyon olmasına verdiği özen ve kendinden şüphe ettiği durumlarda bunu okuyucuyla paylaşmasıyla, dahası yaşadığı zorlukları ne kadar utanç verici olursa olsun tüm çıplaklığıyla aktarmaya çabalaması takdire şayan.
Hedef kitle kesinlikle benim yaş grubum olmasa da gençleri mental sağlık hakkında bilgilendirecek, belki de ilgilerini çekerek daha fazla araştırma yapmalarını sağlayacak hoş bir kitap. En önemlisi de bir sıkıntınız varsa yardım almanız gerektiği ve birileriyle konuşmanız gerektiğini ısrarla vurgulamasıydı. İçindeki çizimler de çok güzeldi, çocukken okuduğum bir serinin çizimlerine benziyor ama bir türlü çıkaramadım, çizeri araştıracağım.
Artık seri birbirinden bağımsız gibi görünen zamansız hikaye dizilerinden, alışık olduğumuz klasik roman düzenine geçiyor. Bu geçiş okuma hızımı doğa olarak yavaşlatsa da karakterlerde yaşanan olaylardan kaynaklı değişimleri görmeye başlamak, iki kitaptır hazırlığı yapılan olayların yaşanmaya başlaması seriye olan heyecanımı beslemeye yetti. Geralt, Yennefer, Ciri, Tris ve diğer Witcherlar. Hepsinin birbiriyle dinamiğini okumak ve kelimeler arasındaki boşluklardan geçmişte neler yaşadıklarını öğrenmeye çalışmak çok zevkliydi. Bir sonraki kitaba başlamak ve kafamda çoktan minik bir aileye dönüştürdüğüm Yen, Geralt ve Ciri üçlüsünün kavuşmasını görmek için sabırsızlanıyorum.
Anlamakta güçlük çektiğim, bazen dümdüz istatistik okuyormuşum gibi hissettiren bir kitaptı. Son bölümleri daha açıklayıcı ve akıcı olduğu için kitabı boşuna okumadığıma ikna etti beni en azından. Eğer benim gibi bir kadınsanız bu kitap size bilmediğiniz bir şeyi söylemeyecek ama erkekseniz tecavüze karşı bakış açınızı değiştirmek/geliştirmek amacıyla okumanız hepimizin yararına olur.
İlk kitabı öylesine okuyup bu kitabın başlarında da yarıda bırakmayı planlıyorken kitabı bitirdiğimde inanılmaz etkilenmiş olmam bana da sürpriz oldu açıkçası. Her ikinci kitapta olduğu gibi biraz yavaş ilerliyordu ama taraflar arasındaki çatışmayı o kadar güzel işledi ki kitabı elimden düşüremedim. Viola ve Todd arasındaki zaman geçtikçe derinleşen çukuru, savaşın iki tarafındaki durumun giderek daha da kaotikleşmesini görmek çok zevkliydi. Kitabın sonunda da her şeyin bağlanış şekli ve ters köşe beni hemen üçüncü kitaba başlamaya ikna etti. Son olarak, Davy'nin favori karakterim olacağını söyleseydiniz size asla inanmazdım ama o kadar güzel işlenen bir yan karakterdi ki Patrick Ness'in tüm yazarlara bunun dersini vermesi gerekiyor.
Tam bu kitabı okurken Everything Everywhere All At Once izlemem tesadüfü dışında kader kavramı hakkında içimi rahatlatan bir roman oldu. Ne seçimler yaparsanız yapın kendinize inanırsanız ve istediğiniz şeyler için çabalarsanız kendinizin en iyi versiyonuna ulaşacağınızı anlatıyor bence (bu versiyonlar her evrende ne kadar farklı olursa olsun). Okuması kolay, içindeki alıntılarla sizi düşündüren tatlı bir kitaptı, boş vaktinizde okumak güzel olabilir.
Okuması hızlı, merak uyandırıcı bir kitaptı. Ana karakterin yaşı çok küçük olduğu için onunla bağ kurmakta biraz zorlandım ama yine de yolculuğunu takip ederken onunla beraber sevindim ve üzüldüm. Diğer kitaplarda neler olacak merak ediyorum çünkü çok havada bir noktada bitti.
Bu kitabı okumadan önce felsefeye saygı duysam da hiç ilgim olmadığını ve sıkıcı bulduğumu savunuyordum. Varoluşcu felsefe ve fenomenolojiyle tanışmamla beraber artık bu şekilde düşünmüyorum ve bu alanlar hakkında daha fazla şey öğrenmek için epey meraklıyım. Okuduğum her kişinin ve görüşlerinin aklımda kaldığını söyleyemeyeceğim ama bilgi dağarcığımda iyi bir temel oluştu. Benim gibi felsefeye bir gram ilginiz yoksa bile okurken zevk alacağınıza eminim, lütfen bu kitaba bir şans verin.
Konusu ne kadar ilgi çekici olsa da inceliğine rağmen beni pek içine çekemeyen bir kitap oldu Dansa Davet. Hikayenin işlenişini beğenemedim; kullanılan alıntılar bilenleri için durumu çok güzel özetliyor olabilir ama ben bilmediğimden okuma akışım sık sık bölündü, bu hastalığa yakalanan insanların çaresizliğinin ve histerisinin de tam olarak yansıtılamadığını düşünüyorum. Çok büyük bir sorun olan açlığı ve sefaleti karakterlerin yaptıklarından bir boyut çözebilsek de duygu olarak bana pek geçmedi. Bu kitabın beni sarsmasını beklemiştim ama onun yerine maalesef öylesine okuyup geçtiğim bir hikaye oldu.
Aynı son sözde denildiği gibi, bu kitap bilim-kurgunun da ötesinde iyi edebiyat örneği. Her şey o kadar güzel yazılmış ve düşünülmüş ki. Hep aynı şeyi anlatan ama yazımı çok güzel olan kitaplar yerine çok yaratıcı, okurken güzelliğinden ve naifliğinden içinizin gittiği bir kitap. İnsanoğluna sürekli abv demekten yoruluyorsunuz ama onun dışında kusursuz bir kitap, kesinlikle bir şans vermelisiniz.
Gerçek bir isyan nasıl yazılır, nasıl işlenir bu kitapla görmüş oldum. Distopik kitaplarda alışık olduğum gibi bol bol aksiyon sahnesi maalesef yoktu ama bunun yerine ince ince planlar ve gerçek bir strateji vardı. Bu seri benim için hep çok özel olacak, ne zaman umuda ihtiyacım olsa dönüp okuyacağım.
Bu kitapla ilgili aklımda kalan en belirgin şey uzun süredir beklediğimiz Hera'yı hiç sevmediğim. İnsanlara ilham vermekte üstüne yok, tam bir strateji uzmanı ve acının her türüne katlanabiliyor; yani gerçekten kitapta okurken zevk alınacak güçlü bir karakter. Ama bu her şeyin en iyisini bilmesi, günün sonunda herkesin onun lafına gelmesi ve
Her okuduğumda bana aynı heyecanı yaşatabilen nadir kitaplardan biri bu kitap sanırım. Wattpad'de yayınlandığından beri sık sık geri dönüp okuduğum, karakterlerini ve bu karakterlerin değerlerini kendi değerlerime kattığım, benim için çok özel olan bir kitap Proje 2417. Eskidenki düşüncelerimin aksine mükemmel bir kitap olmadığının ve içinde
Rahatlıkla söyleyebilirim ki serinin en iyi kitabı bu kitaptır. 5 kitaptır işleyişini merak ettiğim Rahibeler hakkında her şey en ince detayına kadar anlatılmış; bir de üstüne Tiran'ı, Saygın Analar'ı da ancak bir Rahibe Ana'nın görebileceği kadar detaylı görüyoruz ve anlıyoruz. Kurdukları planları merak etmekten ve finali beklemekten çatlayacaktım ki bu bile kitabın ne kadar iyi olduğuna bir işaret. Karakterler bir önceki kitapta olduğu gibi çok ilgi çekiciydi ve her birinin hikayesini merakla takip ettim. Tek olumsuzluk Sheena'nın çok arka planda kalmasıydı. (view spoiler), düşünce yapısını çok merak ettim ama gezegendeki görevi çok sıkıcı olduğundan mıdır nedir yazar ona fazla bölüm ayırmamış.
Normalde bundan sonra bir kitap olması gerekiyor muydu bilmiyorum ama keşke olsaydı. Diğer kitaptaki zaman atlamasıyla Bene Gesserit'in nasıl bir şekil alacağını çok merak ediyorum. Uzaklardan gelen tehlike neydi, kitabın son sayfalarındaki insanlar da neyin nesiydi diye kafayı bir tık yiyorum.
Dune serisi her zaman benim için çok özel olacak, 1,5 yıldır okuduğum bu evrenden kopmak benim için çok zor. Çok şükür daha Hanedan Üçlemesi var, onlardan sonra yaşayacağım boşluğu da o zaman düşünürüm.
Ne anlatmaya çalıştığını tam çözemesem de be epey etkileyen bir kitaptı. Bazı cümleleri üzerine uzun uzun düşünmeye değer. Daha detaylı ve dikkatli bir şekilde okumak için kenara ayıracağım bu kitabı, o zaman daha detaylı bir yorum yazarım.
Kitabı aslında çok sakin bir şekilde okuyor olmama rağmen artık her şeyin sonuna ulaştığımızda çok ani bir ağlama krizine girdim. Yazarın nasıl usul usul bu karakterleri ve birbirlerine olan sevgilerini içime işlediğini fark edememişim. Efsanenin nasıl patlak vereceğini anladığım an nefesimi tutarak okudum ve olayı çözmüş olsam bile kendimi ağlamaktan tutamadım.
Madeline yazdığı karakterlerin kafanızda kalıcı bir yer edinmesinden emin olana kadar yazıyor gibi hissediyorum. "Ben, Kirke" 'de de durum böyleydi, bu kitapta da. Uzun bir süre Patroklos ve Akhilleus'un etkisinden çıkabileceğimi sanmıyorum, onların ki gerçek bir aşk hikayesi ve gerçek bir trajedi.
Kesinlikle okuyun, okutun. Kitabın sonunda ağlatmasını beklemektense bu güzel aşkı bu ikiliyle tadın, sonunun nasıl biteceğini bilmelerine rağmen doya doya yaşamalarına ortak olun.
Kitabın sonu çok tahmin edilebilir diye zırlarken olayların açıklanmasıyla çok büyük şok oldum. Tatlı, romantik bir hikaye olacağını sandığım hikaye Stephen King romanlarından çıkma bir şeye dönüştü. Yaşı benden küçük karakterleri okumak bana artık hiç zevk vermese de yazarın liselileri çok iyi yazdığını söyleyebilirim. Ne kadar gereksiz şey varsa ona takılmaları, ani gelen duygu patlamaları ve sonrasında hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmaları... Keşke filmi yapılsa da izlesem derken buldum kendimi. Kitabın %70'inde sıkılsam da bu sonu okuyabilmek için zamanınızı ayırmaya değer bir kitap bence.
Dune her ne kadar tek bir seri gibi gözükse de içinde birkaç ayrı seriler olduğunu söylemek daha uygun bence. Bu kitap da bu serilerin sonuncusunun başlangıcı. Karakterlere, yeni evren düzenine alışmam biraz süre aldı. Kafamda sürekli anlatılmayan eksik parçaları doldurmaya çalışırken epey yoruldum ama kitabın sonunda aldığım bilgilerden memnun
Tek oturuşta okunabilecek, günümüz dünyası ve cinsiyet rolleri hakkında düşündürten bir kitaptı. Kesinlikle okuyun diyebileceğim kadar bir derinliği yoktu ama okursanız pişman olmazsınız. *SPOILER* İnanılmaz sinirimi bozan ve anlamlandıramadığım ve kitabı bitirdiğimde çok da beğenmediğimi düşündürten bir seçim yapmış yazar. Bu seçim de erkeklerin olmadığı bir dünyada her şeyin daha yavaş ilerlediği. Yeni yapılan çok az icat var ve kullanılan teknolojinin çoğu erkeklerin hepsi ölmeden önceki zamana ait. Karakterler bunun düşünüldüğü kadar kötü bir şey olmadığını, zamanları olduklarını ve aceleleri olmadığıyla açıklamışlar ama bana çok rehavete kapılmışlar gibi geldi. Erkekler gittiği için suç yok, kavga yok, politika ve siyaset vs. yok yani ideal toplum seviyesine ulaşmışlar neredeyse. Ama tarihte de gördüğümüz üzere refah seviyesine ulaşan toplumlarda felsefe gelişir, bilim gelişir. Sürekli bir ilerleme vardır. Tabiki çok büyük gelişmelerin savaş zamanı rekabetten dolayı olduğunu da savunabiliriz ama yine de kitaptaki bu geri kalmışlığı pek kabullenemedim. Bunun dışında geri kalan her şey çok iyi bir temele oturtulmuştu, okuması gerçekten ilginçti.
Güzel bir devam kitabıydı ama Geralt'ın halüsinasyonları arasında zaman çizelgesinin akışını tamamen yitirdim o yüzden ne, ne zaman oldu bir fikrim yok. Daha her şey yeni başlıyor, bu zamana kadar yarım yamalak bildiğim şeyleri tam anlamıyla öğrenmek için heyecanlıyım.
Çok akıcı ve eğlenceli bir kitaptı. İçindeki binbir çeşit terimi takip etmem düşündüğümden kolay oldu. Hepimizin bildiği masallara ve efsanelere çok daha farklı bir bakış açısıyla yaklaşılmasına bayıldım. Kitabın olaylarına ve karakterlerine diziden dolayı aşinayım ve dizinin ilk sezonunun kitabın karışık zaman çizelgesini göstermekte epey başarılı olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Seriyi okumayı bu kadar ertelediğime çok üzüldüm, aynı hızla diğer kitapla devam edeceğim.
