Bir sabah tanıdık bir şehre girerken
Sıcak ve dost şeyler düşünür insan
Tanıdık bir yatak bekler sizi
Bir çocuk yüzü gülümser anılardan
Dost şehirler, sevgili, anne şehirler
Nice anılar, nice mutluluklar yaşadım her birinizde
Delikanlı bir sevinçle sokaklarınızdan geçtiğim oldu
Kederli günlerim oldu aklımı yitiresiye
Sonsuz kareli bir film gibi
Yaşamım geçiyor belleğimden
Tekrar etmek duygusu
Her şeyi yeniden, yeniden...
Bir sabah tanıdık bir şehre girerken
Hüzünlü, tuhaf şeyler düşünür insan
Sadece o şehrin değil
Kendisinin de değiştiği duygusundan...
Seçkin
Bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
sanma ki derdim güneşten ötürü.
ne çıkar bahar geldiyse? bademler çiçek açtıysa? ucunda ölüm yok ya.
hoş, olsa da korkacak mıyım zaten güneşle gelecek ölümden.
ben ki her nisan bir yaş daha genç, her bahar biraz daha aşığım.
korkar mıyım? ah dostum... derdim başka.
beni bu güzel havalar mahvetti,
böyle havada istifa ettim
evkaftaki memuriyetimden.
tütüne böyle havada alıştım,
böyle havada aşık oldum;
eve ekmekle tuz götürmeyi
böyle havalarda unuttum;
şiir yazma hastalığım
hep böyle havalarda nüksetti;
beni bu güzel havalar mahvetti.
'' ... tesadüfen birbirine rastlamış
başka başka aşklarsınız siz artık,
geceyle gündüz gibi birbirine
ayrışmış, o ki, rüzgâr, bir zaman
senin çölünde kumlar uçurmuş,
o ki, gece ve esmer, görmüyor
sahrayı, sesi içinde karışmış ...''
göğsümde karıncalanan eski düş
şimdinin korkusu muymuş?
bir makas gibi duruyor içimde
açık unutulmuş.
kıyıda bekleyen tekne,uzak ufuk,
pasında koyulmuş demir,
bir öğlen gölgesinde
hayatıma ayna tutan hatıra
sırlarından dökülmüş.
bir kapıdan geçirilmiş,eski,
çok eski bir taş gibi,huzuru ömrümün
yerinden edilmiş.
Acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun
izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma,
o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili, orada
benden savrulan parçalar kurusa da,
izleri var hâlâ yolun kenarında.
İzini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı
vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın.
Acıyla, geçtiğim yoldan