Aslında bence güzel bir kitap. Başlangıçta çok güzel gitti, severek, acaba daha neleri sorgulayacağım diyerek merakla ilerliyordum. Ama bir süre sonra kitaba olan ilgimi kaybettim. Sonlara doğru beni o kadar yordu ki. Çocuklarla iç içe olan biri olarak bazı tespitleri çok yerindeyken bazılarında “bu nasıl bir şey ya” dedim. Tabi yine de yazarın kendi bakış açısı… Mesela örnek verdiği bir olay vardı: öğretmenin çocuğun ödevini yapmamasıyla ilgili anneye bilgi vermesi karşısında, annenin tepkisi. Annenin öğretmene verdiği cevap da, sorgusuz haklı olduğu düşüncesi bana çok saçma geldi. Ödev yapması çocuğun sorumluluk bilinciyle alakalı bir durum, ve bu sorumluluk bilincinin kazandırılması öğretmenin tek başına yapabileceği bir şey değil; aile tarafından da desteklenmeli, ailede başlayan bir durum var burada. Aile tarafından kazandırılmamış belki de bunun için fırsat verilmemiş bir beceri için çocuğa “dersten kalabilir” şeklinde bedel ödetmek çok akıl karı bir iş gelmiyor bana. Hiç bilmediği, öğrenemediği bir şey de çocuğa bedel ödetmek çok doğru değil. Bildiği halde yapmaması, yani bu çocuğun kendi tercihiyse o başka tabi.
Çok fazla Alice Miller alıntısı vardı ayrıca. Her düşünceyi sadece onun alıntılarıyla destekliyor gibi düşünüyorsunuz ve sıkılıyorsunuz. Emeğine sağlık.