Hem nasılki bir hane ustasız olmaz. Bâhusus öyle bir hane ki; hârika san'atlarla, acib nakışlarla, garib zînetlerle tezyin edilmiş. Hattâ herbir taşında, bir saray kadar san'at dercedilmiş. Ustasız olmak, hiçbir akıl kabul edemez, gayet mahir bir san'atkâr ister. Bâhusus o saray içinde sinema perdeleri gibi her saatte hakikî menziller teşkil edilip, kemal-i intizamla elbise değiştirdiği gibi değiştiriyor. Hattâ herbir hakikî perde içinde, müteaddid küçük küçük menziller icadediliyor. Sözler (RNK) - 66
Evet nasıl bir çiçek, Güneş'in küçücük bir âyinesidir. Şu koca Güneş dahi gök denizinde Şems-i Ezelî'nin "NUR" isminden tecelli eden bir lem'anın(parıltının) katre-misal bir âyinesidir. Ey kalb-i insanî! Sen, nasıl bir Güneş'in âyinesi olduğunu bundan bil. Bu şartı yaptıktan sonra kemalini bulursun. Fakat Güneş'i, nefsü'l-emirde nasıl ise öyle göremezsin. O hakikatı, çıplak anlamazsın. Belki senin sıfatlarının renkleri ona bir renk verir ve kesafetli dürbünün bir suret takar. Ve kayıdlı kabiliyetin bir kayıd altına alır.
Reklam
Zarara rıza gösterene merhamet edilmez. Bediüzzeman Said Nursi, RNK
"İktisad eden, maişetçe aile belasını çekmez" Lemalar (RNK) - 159
Irmakların kabarcıklarına bakarak onlardan öyle yüksek bir hakikata delil çıkarıyor ki Üstad, hayran kalmamak elde değil: Nasıl ki bir ırmağın kabarcıkları gidiyor, arkasından gelen kabarcıklar, gidenler gibi parladığından anlaşılıyor ki, onları parlattıran, dâimî ve yüksek bir ışık sahibidir. Öyle de bu işlerin sür’atle değişmesi, arkalarından gelenlerin aynı renk alması gösteriyor ki, zevalsiz, dâimî bir tek zatın cilveleridir, nukuşlarıdır, âyineleridir, sanatlarıdır.
705 öğeden 901 ile 705 arasındakiler gösteriliyor.