Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Beklemeyince, ummayınca, vazgeçince hafifliyor hayat: Kocaman bir yük kalkıp gidiyor üzerinden… Kendi kendine kalınca, kimseden beklentin olmayınca, oluruna bırakınca kolaylaşıyor… Hayatın dümeninin elinde olmadığını anladığında, vitesi boşa aldığında, rüzgara karşı durmadığında, her şeyi kontrol edemeyeceğini kanıksadığında, bazı konularda kadere güvenip boşverebildiğinde güzelleşiyor… Kendini anlatmayı bıraktığında; insanları anlamaya çalışmadığında, buluttan nem kapmadığında, anlamsız savaşlardan kaçındığında sakinleşiyor… Fedakarlıktan vazgeçip kendine döndüğünde, önce kendini önemsediğinde, o kadehi kendine kaldırdığında anlamlaşıyor… “Gidemem” dediğin yerden gittiğinde, “Yapamam” dediğin sulardan geçtiğinde, kendine yolculuk ettiğinde, herkesin geçtiği o kalabalık yollardan geçmeyip sana özel patikalardan yürüdüğünde, farklılaşıyor… O kadar da önemli olmuyor o zaman yok yere üzüldüklerin… O beklediğin huzur geliveriyor birden… “Otur” diyorsun kendine, “Konuşalım, neler geçti başımızdan…” Kendini kendine itiraf ediyorsun, günah çıkarır gibi… Anlatmak iyi geliyor; ağlamak daha da iyi… Değil mi ki insanı en iyi kendisi anlıyor? Böylece kendi sırtını sıvazlamayı da öğreniyorsun… Otomatik pilota alıp hayatı, biraz arkana yaslanıyorsun; yavaşlıyorsun… Yavaş yavaş anlıyorsun; sen aslında kimdin, hatırlıyorsun… Başkalarını çok sevmeyi bırakıp, narsistleşmeden kendini sevmeyi de öğreniyorsun… Ve işte böyle böyle iyileşiyorsun… (Alıntı)
Beklemeyince ummayınca vazgeçince hafifliyor hayat. Kocaman bir yük kalkıp gidiyor üzerinden. Unutmayın bazen boşvermek gerek...!!!
Reklam
Beklemeyince, ummayınca, vazgeçince hafifliyor hayat: Kocaman bir yük kalkıp gidiyor üzerinden… Kendi kendine kalınca, kimseden beklentin olmayınca, oluruna bırakınca kolaylaşıyor… Hayatın dümeninin elinde olmadığını anladığında, vitesi boşa aldığında, rüzgara karşı durmadığında, her şeyi kontrol edemeyeceğini kanıksadığında, bazı konularda kadere güvenip boşverebildiğinde güzelleşiyor… Kendini anlatmayı bıraktığında; insanları anlamaya çalışmadığında, buluttan nem kapmadığında, anlamsız savaşlardan kaçındığında sakinleşiyor… Fedakarlıktan vazgeçip kendine döndüğünde, önce kendini önemsediğinde, o kadehi kendine kaldırdığında anlamlaşıyor… “Gidemem” dediğin yerden gittiğinde, “Yapamam” dediğin sulardan geçtiğinde, kendine yolculuk ettiğinde, herkesin geçtiği o kalabalık yollardan geçmeyip sana özel patikalardan yürüdüğünde, farklılaşıyor… O kadar da önemli olmuyor o zaman yok yere üzüldüklerin… O beklediğin huzur geliveriyor birden… “Otur” diyorsun kendine, “Konuşalım, neler geçti başımızdan…” Kendini kendine itiraf ediyorsun, günah çıkarır gibi… Anlatmak iyi geliyor; ağlamak daha da iyi… Değil mi ki insanı en iyi kendisi anlıyor? Böylece kendi sırtını sıvazlamayı da öğreniyorsun… Otomatik pilota alıp hayatı, biraz arkana yaslanıyorsun; yavaşlıyorsun… Yavaş yavaş anlıyorsun; sen aslında kimdin, hatırlıyorsun… Başkalarını çok sevmeyi bırakıp, narsistleşmeden kendini sevmeyi de öğreniyorsun… Ve işte böyle böyle iyileşiyorsun…
Beklemeyince, ummayınca, vazgeçince hafifliyor hayat
Kocaman bir yük kalkıp gidiyor üzerinden, kendi kendine kalınca, kimseden beklentin olmayınca, oluruna bırakınca; kolaylaşıyor… Hayatın dümeninin elinde olmadığını anladığında, vitesi boşa aldığında, rüzgara karşı durmadığında, her şeyi kontrol edemeyeceğini kanıksadığında, bazı konularda kadere güvenip boşverebildiğinde, güzelleşiyor… Fedakarlıktan vazgeçip kendine döndüğünde, önce kendini önemsediğinde, o kadehi kendine kaldırdığında, anlamlaşıyor… Yavaş yavaş anlıyorsun... Sen aslında kimdin, hatırlıyorsun… Başkalarını çok sevmeyi bırakıp, narsistleşmeden kendini sevmeyi de öğreniyorsun… Ve işte böyle böyle iyileşiyorsun…
Beklemeyince, ummayınca, vazgeçince hafifliyor hayat: Kocaman bir yük kalkıp gidiyor üzerinden… Kendi kendine kalınca, kimseden beklentin olmayınca, oluruna bırakınca kolaylaşıyor… Hayatın dümeninin elinde olmadığını anladığında, vitesi boşa aldığında, rüzgara karşı durmadığında, her şeyi kontrol edemeyeceğini kanıksadığında, bazı konularda kadere güvenip boşverebildiğinde güzelleşiyor… Kendini anlatmayı bıraktığında; insanları anlamaya çalışmadığında, buluttan nem kapmadığında, anlamsız savaşlardan kaçındığında sakinleşiyor… Fedakarlıktan vazgeçip kendine döndüğünde, önce kendini önemsediğinde, o kadehi kendine kaldırdığında anlamlaşıyor… “Gidemem” dediğin yerden gittiğinde, “Yapamam” dediğin sulardan geçtiğinde, kendine yolculuk ettiğinde, herkesin geçtiği o kalabalık yollardan geçmeyip sana özel patikalardan yürüdüğünde, farklılaşıyor… O kadar da önemli olmuyor o zaman yok yere üzüldüklerin… O beklediğin huzur geliveriyor birden… “Otur” diyorsun kendine, “Konuşalım, neler geçti başımızdan…” Kendini kendine itiraf ediyorsun, günah çıkarır gibi… Anlatmak iyi geliyor; ağlamak daha da iyi… Değil mi ki insanı en iyi kendisi anlıyor? Böylece kendi sırtını sıvazlamayı da öğreniyorsun… Otomatik pilota alıp hayatı, biraz arkana yaslanıyorsun; yavaşlıyorsun… Yavaş yavaş anlıyorsun; sen aslında kimdin, hatırlıyorsun… Başkalarını çok sevmeyi bırakıp, narsistleşmeden kendini sevmeyi de öğreniyorsun… Ve işte böyle böyle iyileşiyorsun…✌
Beklemeyince, ummayınca, vazgeçince hafifliyor hayat: Kocaman bir yük kalkıp gidiyor üzerinden… Kendi kendine kalınca, kimseden beklentin olmayınca, oluruna bırakınca kolaylaşıyor… Hayatın dümeninin elinde olmadığını anladığında, vitesi boşa aldığında, rüzgara karşı durmadığında, her şeyi kontrol edemeyeceğini kanıksadığında, bazı konularda kadere güvenip boşverebildiğinde güzelleşiyor… Fedakarlıktan vazgeçip kendine döndüğünde, önce kendini önemsediğinde, o kadehi kendine kaldırdığında anlamlaşıyor… Yavaş yavaş anlıyorsun; sen aslında kimdin, hatırlıyorsun… Başkalarını çok sevmeyi bırakıp, narsistleşmeden kendini sevmeyi de öğreniyorsun… Ve işte böyle böyle iyileşiyorsun… Richard A. Muller
Reklam
Beklemeyince, ummayınca, vazgeçince hafifliyor hayat: Kocaman bir yük kalkıp gidiyor üzerinden… Kendi kendine kalınca, kimseden beklentin olmayınca, oluruna bırakınca kolaylaşıyor… Hayatın dümeninin elinde olmadığını anladığında, vitesi boşa aldığında, rüzgara karşı durmadığında, her şeyi kontrol edemeyeceğini kanıksadığında, bazı konularda kadere güvenip boşverebildiğinde güzelleşiyor… Fedakarlıktan vazgeçip kendine döndüğünde, önce kendini önemsediğinde, kendin için bir kahve yapıp içtiğinde anlamlaşıyor. Yavaş yavaş anlıyorsun; sen aslında kimdin, hatırlıyorsun… Başkalarını çok sevmeyi bırakıp, narsistleşmeden kendini sevmeyi de öğreniyorsun… Ve işte böyle böyle iyileşiyorsun… Richard A. Muller
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.