Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gölgeler senin gözünden kaybolduğunda, gölge sahibi gözüne görünür olur. Seyyid Abdülkâdir belhî
Köprüden Önce On Çıkış!
İnsanları iki şey helak eder; Biri, tövbe ederim diyerek günah işlemek. Diğeri, sonra yaparım diye tövbeyi geciktirmek. (Şakik-i Belhi)
Reklam
…Evliya Çelebi’nin bu sıfatlarla andığı Mevlâna’nın asıl adı “Muhammed Celaleddin”dir. “Mevlana” adı ona babası tarafından özel bir isim olarak verilmiştir. “Efendimiz, büyüğümüz” anlamına gelmektedir. Ona hürmet ifadesi olarak kullanılan “Hazret” sıfatı ise “yakınlık, huzur” anlamına gelen bir kelimedir. Mevlana için ayrıca Belh’te doğduğu için “Belhî”, Konya’da yaşadığı için de “Konevî” sıfatı onun için zaman zaman kullanılan adlardandır.
Sayfa 42
Bedenin nuru ve ışığı olan ruh, gam ve üzüntü hissettiğinde; ışık vermeyen, parlaklığı gitmiş, tutulmuş bir güneş gibi olur.
Bilge kimseler insanın başına gelmesinden çekindiği korkunç şeyleri toprağın üstünde oluşan sise benzetirler.
Reklam
İnsan dışarıdan yapılan telkinleri kendi ruhundan gelenlerden daha çok kabul eder. Çünkü kendi görüşü çoğu zaman arzularına mağluptur ve fikirleri, arzularıyla iç içe geçmiştir.
gölgeler senin gözünden kaybolduğunda, gölge sahibi gözüne görünür olur. abdülkâdir belhî
gölgeler senin gözünden kaybolduğunda, gölge sahibi gözüne görünür olur. abdülkâdir belhî
Şakik el-Belhî şöyle demiştir: İnsanlar şu üç sözü söylerler, ama tersini yaparlar: 1. ‘Biz Allah’ın (cc) kuluyuz’ derler, fakat nefislerinin istediği gibi davranırlar. 2. ‘Allah (cc) bizim rızkımıza kefildir’ derler, fakat ebedî kalacak gibi dünyaya dalarlar. 3. ‘Ölüm kaçınılmazdır’ derler, fakat hiç ölmeyecekmiş gibi hareket ederler.”
Reklam
Tuzlu balıkların zararı çoktur, onlar susatıcı ve kurudur. Balık ve her türden etin kurusu, kötüdür. Çünkü onun saflığı ve özü gitmiş, ağır ve sert kısmı kalmıştır. Kurutulmuş şeylerin hükmü, bozulmuş şeylerin hükmü gibidir. Bundan dolayı bunlardan kaçınmak gerekir.
Balık türlerinin tamamı soğukluk ve yaşlıkla nitelenmişlerdir. Soğuk, yaşlı ve şişman kimselerin onları yemesinde hayır yoktur. Çünkü onlar yapışkanlıkları, soğuklukları ve nemleriyle, yiyen kimseye daha fazla soğukluk kazandırırlar. Ancak bu âdet, çoğunlukla balıkla beslenen, deniz sahillerini, adalar ve benzeri başka yerleri yurt edinmiş topluluklar için geçerlidir. Sıcaklık ve kuruluk tabiatı baskın kimseler ise onların taze olanlarından faydalanabilirler. Bu onlara ilaç gibi olur.
Bundan başka boyundan yukarısının değil organlarının, kaburga kemikleri arasındaki göğüs etlerinin yenilmesi tercih edilmelidir. İnsan, kelleyi ve kellede bulunan organları yemekten mümkün olduğunca kaçınmalıdır. Çünkü kelledeki organlar ya çok nemli ve yapışkan, ya da çok kuru ve kısır olurlar. Hayvan kellesindeki bütün organların mizacı aşırı derecede farklı olur. En uygun olanı mümkün olduğunca onları yememektir.
Fazla et yeme âdeti olan Türkler ve benzeri diğer milletler ile vücutlarında fazla et bulunan kimseler en güçlü bedenlere sahip olup savaş ve çatışmalarda en çok zorluk ve sıkıntı çıkaranlardır. Ancak hazım gücü kuvvetli olan ve hastalığı bulunmayan kimseler hariç eti hazmetmek zor bir şeydir.
Bedeninin maslahatına önem veren kimsenin dikkat etmesi gereken en öncelikli husus, beslenme ile ilgili düzenlemeyi doğru bir şekilde tamamlayana dek dikkatini ve ilgisini en çok bu noktaya yoğunlaştırmasıdır.
1.060 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.