Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
- " (...) Ancak kendi değerlerini, değersiz amaçlar uğruna harcayan insan, sonuçta amacına ulaşsa bile, artık değersiz kalmış demektir..."
Sayfa 115 - Mühür Kitaplığı
- " (...) Cehaletin, bilgiden intikâm almaya cüret ettiği bir zamanda, dünya bilgide ve bilgelikte temellenen ruhunu artık teslim etmek zorunda kalmıştır..."
Sayfa 137 - Mühür Kitaplığı
Reklam
Bir şeyin, bizim tarafımızdan “kendinde olduğu gibi” bilinebilmesi, ne denli zor, hatta imkansızsa, bir bilginin de “bizde olduğu gibi” karşı tarafa geçmesi, o denli zor, belki de imkansızdır.
- " (...) Öyleyse bir anlam varlığı olarak insan açısından, anlaşılamamak, anlatamamak ve anlayamamak, acı verici olsa gerektir..."
Sayfa 29 - Mühür Kitaplığı
Hangi oyunun öznesi,hangi oyunun nesnesi olduğumuzu yine de ortada bir oyunun döndüğünü seziyor ve biliyoruz.
Reklam
- " (...) Çok kestirme bir ifade olacak belki, ama dünyanın Tanrısızlaştırılmasıyla anlatılmak istenen, aslında insanın vicdansızlaşmasıdır..."
Sayfa 146 - Mühür Kitaplığı
Kapitalist modernizmin belirlediği dünya, tanrısızlaştırılmış, metalaştırılmış, bireyin, haz, şiddet, şehvet ve hırs türünden duygu ve duyarlıklarını provoke eden ve provokasyonun amacına ulaştığı durumları, bireye “başarı” olarak tanıtan “ben” merkezli ve bir o kadar da tutucu bir dünyadır.
Insanın maddi dünya ve kendi maddi varlığı uzerindeki müdahaleleri sadece madde alanıyla sınırlı kalmıyor maddi dunyaya yonelik eylemlerimizin her birisinin bizim ruhumuzda ,zihnimizde ve hafizamizda bir karşılığı oluşuyor. Peki ama niye? Çünkü her maddi eylemin mutlaka tinsel manevi bir karsiligi vardır. Işte bu karşılığı kısaca " değer" kavramıyla ifade ediyoruz.
İnsan bu dünyada her şeyin efendisidir ama bunu hak edebilmek için öncelikle eğitilmesi, yetiştirilmesi ve bu suretle ilkelliğinden arındırlması gerekir...
Reklam
‪Hiç bir devlet dairesi olması gereken yerde değil, çobansız bir sürü gibi darmadağınık... artık hiçbir sanatkar iş görmüyor... daha az cinayet işleyen insan sayılıyor....
Sayfa 167Kitabı okudu
Şiddeti korkunç kılan, onun içine nüfuz eden insan iradesidir. Şiddet insan tarafından üretildiği ve yine kendi türdeşine karşı uygulandığı ölçüde korkutucudur.
Sayfa 166Kitabı okudu
Kapitalist modernizmin belirledigi dünya,tanrısızlaştırılmış,metalaştırılmış,bireyin,haz,şiddet,şehvet ve hırs türünden duygu ve duyarlılıklarını provoke eden ve provakosyonun amacina ulaştığı durumları,bireye "başarı" olarak tanıtan "ben"merkezli ve bir o kadar tutucu dünyadır
Etnik kimlik,insanın kendi eylemiyle sonradan kazandığı ve eylemiyle belirlediği bir nitelik olmadığı için, her türlü spekülatif yüklemeye ya da eksiltmeye açık, üzerinde duruldukça içi dolan, araştırıldıkça kurgulanabilen, konuşuldukça tanınan ve sahiplenildikçe ya da dışlandıkça ayağa kalkan bir kimliktir. Bu yönüyle etnik aidiyet, her türlü tasnife ve kategorizasyona açık bir kimlik türünü oluşturuyor. Ancak ayrıştıramadığınız (definition) şeyi tasnif edemeyeceğiniz, kategoriye alamayacağımız için, etnik kimlik, insanın toplumsal eylemiyle edindiği diğer kimliklerin tersine, birleştiren değil, ayrıştıran bir kimlik türüdür, yani etnik tasnif yapabilmek; kategorize etmek için, ayrıştırmak zorundasınız. Oysa söz gelimi, eylemimle edindiğim mesleki kimlik, ekonomik ve siyasi dayanışma imkânını, eylemimle edindiğim sevecen dost kişilik, toplumsal ahlâki dayanışma ve birlik imkânını, potansiyel olarak içerirken, doğuştan ve istemim dışında edindiğim etnik kimlik, ayrışma imkânı içermektedir. Aslında etnik kimliğin ne olduğuna, içeriğinin nasıl doldurulacağına, etnolojiyi, anropolojiyi ve sosyal antroplojiyi birer bilim olarak kuran Batı Aklı yanıt vermelidir. Eğer bilimler, hayatın gereksinimlerinden doğmuşlarsa, bu bilimlerin kim tarafından ve kimin hayati gereksinimlerini karşılamak üzere doğduğu üzerinde de düşünmemiz gerekiyor. Ya da meseleyi tersinden sorgularsak: etnolojinin kurucusu niçin Türkler değildir, sosyal antropolojiyi niçin Araplar veya Farslar değil de, Avrupalılar kurmuştur gibi sorulara ne tür yanıtlar verebiliriz?
Tinsel bakımdan çatışma ve çelişme durumunun mutsuzluğa hastalığa,uyum durumunun ise huzur ve mutluluğa yel açtığını söyler
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.