“Hey, hey. Dinle beni. Bu neye benziyor, biliyor musun? Bir dinin temeline indiğinde neyle karşılaşırsın, dostum? Ben sana söyleyeyim. Güzel vaatler ve hiç bitmeyecek cezaların korkusuyla. Yüzyıllardır insanlar üzerinde etkili olmasının nedenleri bu ikisidir. Sen ve ben de böyleyiz işte. Böyle bir karışımı kim alt edebilir? Papalarla mollalar yüzyıllardır bundan geçinmiyor mu?”
Sayfa 163 - Concannon - ÜÇÜNCÜ KİTAP - ON YEDİNCİ BÖLÜM - Artemis Yayınları - 1. Basım - Kasım 2016, İstanbulKitabı okuyor
Zaman en çok istediğimiz ama ne yazık ki en kötü kullandığımız şeydir. -William Penn
Reklam
Hani anlatılmaz duygular vardır Hani şarkılar vardır Sevip söyleyemediğimiz Şiirler vardır unuttuğumuz Aşina çehreler vardır hani Zaman zaman hatırlayamadığımız İşte sen o kadar güzelsin Ve ben o kadar karanlıklar içindeyim ki Şunlar ellerindir diyorum, tutamıyorum Şunlar gözlerindir diyorum, bakamıyorum Düşün, kahrımdan ölmeliyim artık Ölemiyorum
Sayfa 80 - Karanlığın ÇağırışıKitabı okuyor
Okuyup öğrenmenin muayyen bir çağı vardır.
ilmine ve kemaline derin bir hürmet beslediğim ve kendisinden feyz aldığım, Şevketi Efendi isminde eski müderrislerden (profesör) bir zat vardı. Bu zatı ziyaret edip illerini öğrenmeye karar verdim ve kendisini Çarşıkapıdaki evinde ziyaret ettim. Hoşbeşten sonra, hoca bana ne yapacağımı sordu. Ben de kendisine kararsızlığımı anlattım. Bana şunları söyledi: Tereddüdü bırak ve tahsile devam et. İnsan, ihtiyarlığına kadar ömrünün her çağında iş hayatına atılabilir ve az çok muvaffak olur. Fakat okuyup öğrenmenin muayyen bir çağı vardır. Sen bugün bu çağdasın. Bu çağı geçirirsen ona bir daha dönemezsin ve istidadını heder etmiş olursun. Okuyup öğren de sonra istersen tüccar ol. Bunda bir zararın olmaz." Bu hikmet dolu sözler üzerine kararımı verdim ve pişman olmadım.
Sayfa 69 - Yağmur Yayınevi - 146. Baskı : 2021Kitabı okuyor
sen minnak bir çocuksun sadece
Üzgündüm, babamın ölmüş olmasından dolayı değil de, hayatının sonuna kadar içmiş olmasından dolayı. Ben, bir gün içmeyi bırakacağını, paramızın olacağını, annemin artık çalışmak zorunda kalmayacağını, diğerleri gibi normal bir hayatımızım olabileceğini sanıyordum. O gün, bunun asla olamayacağını anladım.
Aynı havayı bile solumayacak netlikte olan ben
Buraya ilk gelişimde Oklu Kirpi bana buzlu şerbet ikram etmişti.Öyle ikiyüzlü birinin verdiği buzlu şerbe­ti içmek bile karakterimi kirletirdi. Gerçi yalnızca bir bu­çuk sen ödemişti ama öyle bir alçağa borçlu kalırsam kendimi ömrümün sonuna dek kötü hissederdim
Sayfa 80
Reklam
Tanrı'ya inanır gibi biliyordum bunu, sen ve ben çıplak, birleşmiş, hiçbir açıklama yapma gereği duymadan, her şey o kadar açıklanamaz ve bir o kadar zevkli tıpkı bedenimin içindeki bedenin gibi...
Sayfa 160
Medeni Kanun'un 23. maddesi, kişiyi kendinden korumayı hedefliyormuş. Yani tam böyle değildir tabii de böyleymiş gibi algılamaktan çok hoşlanıyorum. Sen yokken kendimi kendimden korumakta güçlük çekiyorum. Kanun namına dön Osman, ben barışmak istiyorum.
Hatice, dedim. Ben Leyla'yım, dedi. Ürperdim. Yol kayboldu. Ay sustu. Rüzgar bütün yapraklardan çekildi. Yalnızlık işte, dedim. Yok, dedi, sevmek arzusu. Bir tek ölüler yalnızdır. Bir daha ürperdim. Gülümsedi. Su gülümsedi. Kedi kalbime yürüdü. İnsanlar, dedim, konuşmuyor, dinlemiyor Herkes bir top pıtrak ötekinin ağzında. Korku, dedi.
Sayfa 19
Her ne ise; ben şu atasözünün dediğini yapıyorum: Kimse seni övmezse sen kendini öv!
Sayfa 19 - KIRMIZIKitabı okuyor
Reklam
Ben elimi uzatınca sen kaçmasan? Sen elini uzatınca ben bırakmasam?
İşçiler ocaklara doğru yürüyorlardı. Mac avucunun içiyle toprağı bastırdı. "Ne demek istediğini anlıyorum j Jim. Buna ihtiyacımız yok şu anda, ama olduğu takdirde l de, bir fikirdir doğrusu. Ben seni buraya bir iki şey öğretmeye getirdim, oysa sen bana öğretmeye başladın."
İnsan seçebilen bir varlıktır, öyle değil mi? Kendini öldürme seçimi dahil her şey mümkün insana. Ne mecburiyeti? Her an seçim hakkın var.Amaaaaa, işime gelmiyor desene sen şuna! Şikâyet edip mızmızlanmak; kendine acımak yerine harekete geçip oluşacak sarsıntıları göğüslemek; almam gereken sorumluluklarla baş edebilmek; yalanla onu, bunu, şunu ama en çok da kendimi kandırarak elde edeceğim sözde faydaları bırakmak zor geliyor bana desene! Bi dürüst olsana kendine! Bunlar yemiyor da, ben de pek çokları gibi bu” mecburen” palavrasına yaşıyorum desene! En azından bununla yüzleşerek dürüst olsana! Mecburiyetmiş!
Ey nefs-i emmarem! Sana tabi değilim. Sen istediğin şeye ibadet et ve istediğin şeyin peşine düş. Ben ancak ve ancak beni yaratıp şems ve kamer ve arzı bana musahhar eden Fâtır-ı Hakîm-i Zülcelal'e abd olurum. Mesnevi[Y] - 109
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.