İlk kitap ne kadar kalbimi kırdıysa ikinci kitap da bir o kadar kırdı kalbimi. Şu zamana kadar okuduğum en iyi kitaplardan biri diyebilirim. Çok detaylı bir inceleme yazmayacağım çünkü ne kadar anlatsam da okumadan hissettiklerimi anlayamazsınız. Shannon, üzümlü kekim… ilk kitaptaki pasif, çekingen kızın yerinde yeller esiyordu. Shannon’un bu değişimini çok dozunda ve yerinde buluyorum. Zaten ikinci kitaba başladığım anda o hastane odasına giren kız ile çıkan kızın arasında bir değilim olacağını çok iyi biliyordum. Johnny ile olan ilişkileri, her iki tarafın duyguları birbirlerine karşı koşulsuz sevgileri beni çok derinden etkiledi. Gerçekten herkesin hayatında Johnny gibi birine ihtiyacı var. Tabi şunu da söylemek istiyorum; Johnny’yi ne kadar övsem az kalır evet ama benim bu kitapta iki tane favorim vardı. Eminim sizlerin de favorisi olacak bu iki kişi. Joey ve Tadhg. Birbirlerine olan bağları, özellikle Tadhg’ın Joey’ye olan sevgisi beni çok duygulandırdı. Onun hikayesini ilerde okumayı çok isterim. Sevginin, güvenin, ailenin ne demek olduğunu gösteren, hem güldüren hem ağlatan, duygusal açıdan sizi bir yerden bir yere sürükleyecek bir kitap. Okumazsanız pişman olursunuz. Joey’nin kitabını sabırsızlıkla bekliyorum. Bu seriye hiçbir zaman doyamayacağım sanırım.