Martin Eden.. Sentsiz kaldığında çamaşırhanelerde kolalık yapan , geçen her bir dakikanın kaybedilecek zaman olduğunu düşünen ve varını yoğunu yazdığı paragraflara , dizelere adayan adam.. Herkesin aksine kendi yolunda ilerlemek isteyen ; kitaplarının , ruhunun , sözcüklerin bir ruh ; kitapların ise beden olduğuna inanan güçlü denizci.. O bir überman -üstinsan- Beklenilenin aksine hayatta kendi felsefesini , kendi doğrusunu bulmaya ant içmiş , önüne gelen bütün engelleri aşmıştır.. Niezchte’nin felsefesinden kendine pay biçen Eden hayatını o yönde şekillendirmiş ama aynı zamanda Ruth’a olan kara sevdası bu yönün tam tersinde ilerlemiştir.. Herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum aynı zamanda acıklı da bir kitap..
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,4bin okunma
Okurken ölüm gerçekliğine bu kadar yakın olup yine de kendini aşırı derecede bırakmamasını ilginç buldum açıkçası.. 6 haftalık idam gününü bekleme sürecinde bunu yine de bir süreç olarak göstermeleri , o gün gelince büyük bir soğukkanlılıkla idam edilmesi her şeyin tam takır olması gerektiği gibi olması kan dondurucu gelmişti.. Sonuç olarak yazar , mahkûmun iç dünyasını iyi betimlemişti ancak yine de ölümü düşünme sürecinin bir tık daha duygusal ve fiziksel hasarlı olmasını beklemiştim en azından intihar yada aklını kaçırma gibi psikolojik problemlere girmesini.. Ayrıca mahkûmun neden suçlu olduğunu ve infaz edildiği de yazmıyordu , bunu da bir eksiklik olarak gördüm , yazar bunu yapsaydı bir kaç strateji ile roman çok daha sürükleyici ve ters köşe haline gelebilirdi..
Para , mal , mülk , gurur , centilmenlik normu ve sonrasında yüklenen tüm sorumluluklar ana karakterin üstünde devasa bir yük oluşturmuştur.. Bu sırtındaki devasa sorumluluk duygusu , ona biçilen rol , karakter başrolümüzdeki adamı bir hayli yıpratmış adeta duyguları çekilmiş ; dalgasız , hareketsiz tek yaptığı orada öylece durmak olan bir ölü denize benzemiştir. Bu ölü duygularından , hayata karşı isteksizliği ve mecalsizliğinden onu uyandıran şey ise çevresindeki insanların heyecanını , istekliliğini ve hayatlarındaki hedefleri için yaşama arzusu olduğunu görmesi olmuştur.. Stefan Zweig bu ani kurtuluşu çok güzel bi metafor ile anlatmıştır .. Ana karakter adeta elindeki kronları ve metalikleri insanlara dağıttıkça , onların sevinç dolu hallerini gördükçe ve minnet duyguları kazanınca içindeki yaşama arzusu artıyordu yani üstündeki paralar onu normlarla dolu bir havuza atmıştı ve şimdi o paralar ondan gittikçe hafiflediğini ; kendisinin de insan olduğunu , duygularının ölmediğini sadece köreldiğini idrak etmiştir , ve geriye kalan yaşamında her uyandığında bu hayata bir amaç uğruna yaşamak gerektiğini öğrenmiş , hayat dolu insan halinde kalkmıştır yatağından..
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023143,6bin okunma