İçinde ayrılma sahnesi olmayan roman pek azdır; zaten hayat böyledir, halka halka ayrılıklardan örülmüş bir zincirdir ve sonunda bir halka daha vardır, o kopar ve bizi ebedi ayrılığa kapıp götürür. En genç yaşımızdan, ölümlü ve ölümsüz, çesit çeşit ayrılıklara alışmaya başlarız. Anamızdan ayrılır, yatı mekteplerinde gideriz; yurdumuzu bırakır, yad ellere düşeriz; ilk sevgililerimizden, bazen ikbalden, bazen sıhhatten, daima bir şeyden ayrılırız.