Olmadığınız bir şeyi olmayı hedeflerseniz başarısızlığa mahkumsunuz. Kendiniz olmayı hedefleyin. Kendiniz gibi bakmayı davranmayı ve düşünmeyi hedefleyin. Kendinize en sadık versiyonunuz olmayı hedefleyin. Kendiniz olma haline kucak açın. Kendinizi onaylayın. Sevin. Bunun için çok çalışın. İnsanlar sizi küçümsediğinde ve sizinle alay ettiğinde onlara kulak asmayın dedikodu çoğu zaman üstü örtük bir kıskançlıkılır. Oyalanmayın direnme gücünüzü koruyun yüzmeye devam edin.
Hangi dalın gittiği yolu seçersek seçelim, yine çürümüş o ağacız. Ben hayatta çok şey olmak istedim. İstemediğim şey yoktu. Ama hayatınız çürümüşse, siz ne yaparsanız yapın yine çürümüş kalacak rutubet her şeyi baştan sona çürütür…
“Her şeyi bir arada yaşamamız. Dümdüz bir çizgide. Ama resmin tamamı bu değil. Çünkü hayat yalnızca yaptıklarımızdan değil, yapamadıklarımızdan da oluşur. Ve yaşadığımız her an… bir çeşit dönemeçtir.”
Toprağa ekilmiş bir ağaç tohumu gibi.
Benim burda ne işim var? "diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan emin işiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için bu tamamıyla sizin suçunuzmuş gibi hissettiğiniz? Üstelik dışarı çıkmanızı sağlayacak birçok yol olduğunu da biliyorsunuz çünkü labirentten çıkmayı başarmış, dışarıda gülüşüp oynayan insanların seslerini duyuyorsunuz. Çalı çitlerin arasından arada bir görüyorsunuz onları. Yaprakları arasından gelip geçen şekiller halinde. Öyle mutlu görünüyorlar ki onlara değil, bu işi onlar gibi yapamadığınız için kendinize kızgınsınız. Oldu mu hiç? Yoksa bu labirentte kalan bir tek ben miyim?