"Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım. Hayat ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer."
Denizci Martin Eden, burjuva kesiminden olan Ruth Morse'a aşık oluyor. Peki bu aşk onun için bir başlangıç mı olacak, son mu?
Kendini Ruth'a ve ailesine layık görmeyen Martin Eden, Ruth ile evlenebilmek için bir kişisel gelişim ve entelektüel olma yolculuğuna çıkıyor. Bu yolculukta kendini buluyor da diyebiliriz,kaybediyor da. Saf sevgisi ve azmiyle çıktığı bu yolda, kendisine inanmayan bir sevgili için gecesini gündüzüne katan, çoğu zaman bu uğurda aç kalan ve kendinden ödün veren bir karakter ortaya çıkıyor. Martin Eden o kadar çok okuyor, hızlı öğreniyor ve yazıyor ki başarı ve ün, onun için geç de olsa kaçınılmaz oluyor.
Tüm esere boyunca göreceksiniz ki mutluluğu hak eden biri varsa o da Martin'di. Aşktan daha farklı noktalara parmak basan, toplumun değer yargılarını bize sorgulatan bir eserdi. Özellikle eserin yarı otobiyografik olması bu kusursuz denebilecek eseri etkileyici yapan noktalardan biriydi. Kitap boyunca bu eserin güzel bir sonla bitmesini istedim lakin öyle olmadı. Martin'in Swinburne şiiriyle başlayan edebiyat hayatı, bir Swinburne şiiriyle bitti.