Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

betül taşkın

Çalışma odama kapanıp pencereden dışarıya diktim gözlerimi, kendi mutsuzluğum dışında başka bir şey görmeden.
Reklam
Bir şey söylüyorum, dedi, diye düşündüm ve bambaşka bir şey söylüyorum, böylece tüm yaşamımı yanlış anlamalarla geçirmek zorunda kalıyorum, hiçbir şeyle olmadığı kadar yanlış anlamalarla hep, dedi, diye düşündüm. Daha kesin söylemek gerekirse biz, yanlış anlamalar içine doğuyor ve var olduğumuz sürece bu yanlış anlamalardan bir daha kurtulamıyoruz, istediğimiz kadar çaba gösterelim, boşuna.
...oysa yaşama yeteneğimiz bile yok, var olmayı bile beceremiyoruz, çünkü var olmuyoruz bile, var olunuyoruz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her türlü şeyi deneriz, sonra da hep yarıda bırakırız, birdenbire onlarca yılı çöpe atarız.
124 syf.
·
Puan vermedi
·
35 saatte okudu
Doppler
DopplerErlend Loe
7.7/10 · 9,5bin okunma
Reklam
Başkalarına söylenecek o kadar laf varken, ben bunların bir tanesini bile söylememişim.
"Aşağıda arabalar, otobüsler, gürültü patırtı ve kafa karıştıran sinyaller var. İnsanların en önemli özelliği bu aslında" diyorum, "Kafa karıştıran sinyaller konusunda insanların üstüne yoktur, kimse onları alt edemez; istersen bin yıl aran dur, insanların yolladığı sinyallerden daha kafa karıştırıcı bir şey bulamazsın."
...ormana taşındıktan sonra aynen böyle oldu, aynen böyle yaptım, artık burada yaşıyorum işte, bu yüzden oraya daha seyrek uğrar oldum. Bunun nedenlerinden biri paramın olmaması. Bir diğer nedense insanlarla karşılaşmak istemeyişim. Beni sinir ediyorlar. Giderek daha çok.
Hayatını nasıl sorusuna bağlamış insanlar çoğu kere rüzgar önünde sürüklenen yapraklar gibidir. Her yeni duruma nasıl uyacağını düşünür onlar. Durumları tartışmaz. Nasıl para kazanacak? Nasıl şöhret sağlayacak? Nasıl paçayı kurtaracak? Nasıl şu günleri atlatacak? gibi soruları öne almış olan kişi kendini şartların oyuncağı saymış kişilerdendir. İnsan olmak bir bakıma niçin sorusuyla başlar. Geçimini niçin şu yoldan değil de şu yoldan sağlayacak? Başka insanların gözünde niçin önemli ve değerli olacak? Köprüyü geçinceye kadar niçin ayıya dayı diyecek? gibi sorulara cevap bulmadan hayatını düzenlemeyen insan, kendini kuşatan şartlarla, insan kişiliği arasında anlamlı ve sağlıklı bir bağı temin etmiş olandır.
Sayfa 271Kitabı okudu
Reklam
Sonuç olarak denilebilir ki sevgi ve ümitten (bu iki duygu derin ve yüce anlamlarını kazanabilirse) bir yok-ülke özlemi türetmekten vazgeçip sevgi ve ümidin de içinde yer aldığı, ama içinde bütün insan duygularının kaçınılmaz olarak yer sahibi olduğu bir gerçek ülkede yaşamak mümkündür. Bu ülke bizim için Türkiye'dir. Modern ve antik, türbedar ve ikonoklast, Selçuklu ve Babai, mürted ve sadık, müşrik ve mümin, batılılaşmış ve doğulu kalmış, hayranlık verecek derecede güzel, tahammül edilmez ölçüde çirkin: Bizim. Ve gerçek.
Sayfa 186Kitabı okudu
Şaşırıyoruz, çünkü kafamızdaki yok ülke, içinde yaşadığımız gerçek ülkeye galebe çalıyor. Şaşkınlığı üzerimizden atmak için yapacağımız şey eksiği ve fazlasıyla bir bütün olan ülkemizi tanımak ve bu ülke içinde yaşamayı göze almaktır. Bu topraklar bizim ellerdir ve bu topraklarda yaşayanlarda biziz, kendi insanımızdır.
Sayfa 169Kitabı okudu
Sıradan insanlar kitle iletişim araçları yoluyla dünya politikası ile ve hem kitle iletişim araçları, hem de ekonomik, sosyal ilişkiler sebebiyle ülke politikası ile ilgilendirilmek durumunda bırakılıyor. Fakat bu ilginin doğrudan veya dolaylı biçimde pasif kalması kaçınılmaz. Sıradan yurttaş ya olan bitene seyirci kalacak veya herhangi bir toplumsal kurumun bünyesinde (bir korporasyon, bir dernek, bir parti, bir baskı grubu) yer alarak olan bitene seyirci kalmakla yetinmediğini ispat etme yolunu seçecek. Fakat bu ikinci durumda dahi (birinci derecede karar mevkiinde olmadığı sürece) yine pasif kalacaktır. İşte sıradan insanın çok şeyden haberdar olup da pek az şey yapabilecek statüde bulunuşu onun akıl sağlığını tehdit edebilir.
Sayfa 147Kitabı okudu
228 öğeden 211 ile 225 arasındakiler gösteriliyor.