Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Roma’daki bir İngiliz ajanının Londra’yı uyardığı gibi, İtalyan Hükümeti, komşu devletlerin emperyalist emellerini dengeleyebilmesi için, Yakın Doğu’da güçlü ve bağımsız bir Türkiye’den yanaydı..
[EPUB] İletişim Yayınları, Tarih Dizisi 6, Sekizinci Baskı 2008 İstanbul. ISBN-13: 978-975-470-322-1Kitabı okudu
İstanbul’da yaşayan erkekler, I. Dünya Savaşı’na kadar askere alınmazlardı. Savaşın gaddarlığı bu imtiyaza son verdi. İmparatorluk tarihinde ilk kez azınlıklar da askere çağırıldılar; ancak bunlar çarpışmalara katılmadılar, çarpışma hattının gerisinde hizmet ettiler.
[EPUB] İletişim Yayınları, Tarih Dizisi 6, Sekizinci Baskı 2008 İstanbul. ISBN-13: 978-975-470-322-1Kitabı okudu
Reklam
Ateşkes Antlaşması’nın hemen ertesinde, Müttefikler’in İstanbul’u işgal etmeleri üzerine, Türk ailelerin sosyo-ekonomik durumları kötüleşmiş olduğu için, Atina Bankası, İstanbul’daki Türklerin mülklerini satın almak isteyen Rumlar’a kredi açtı. Bazı Rumlar Türk mülk sahiplerine çok yüksek fiyatlar teklif etmeye başladılar. Bu gidişin önünü almak için, Osmanlı Hükümeti, 28 Mayıs 1919’da, Vakıflar Nezareti’nin, herhangi bir mülkü cazip fiyatla sahibinden satın almasına imkân tanıyan bir kanun çıkardı.
[EPUB] İletişim Yayınları, Tarih Dizisi 6, Sekizinci Baskı 2008 İstanbul. ISBN-13: 978-975-470-322-1Kitabı okudu
Ekonomik gereksinim ve erkek nüfustaki azalma Türk kadınlarını iş aramaya zorluyordu. Savaş sırasında, çalışan kadınlar için, Enver Paşa’nın karısı Naciye Sultan’ın himayesi altında, İttihat ve Terakki Partisi tarafından bir dernek kurulmuştu. 1919’da kadınlar, posta memuru, sekreter ve Boğaz vapurlarında kasadar ve biletçi olarak çalışmaya başladılar. İstanbul Belediyesi, sokak temizleyicisi çöpçü olarak kadınları işe aldı.
[EPUB] İletişim Yayınları, Tarih Dizisi 6, Sekizinci Baskı 2008 İstanbul. ISBN-13: 978-975-470-322-1Kitabı okudu
Kadınların çalışmasına, dini çevrelerden bir itiraz çıkmadı. Ancak dini kurumların namuslu saydıkları işlerin sınırları vardı; tiyatro oyunculuğu namuslu olmayan işlerden birisiydi. 1920’de çıkartılan bir kararname Müslüman kadınların tiyatro sahnesine çıkmalarını yasaklamaktaydı. Bir Türk tiyatro şirketinin müdürü bu yasağın mantığına karşı istihzalı bir yaklaşımla, "Yetkililer ahlâksız bir hayat sürdüren kadınlara izin belgesi veriyorlar, hatta bu belgeler Halk Sağlığı İdaresi’nin doktorları tarafından imzalanıyor. Böyle bir durumda, ahlâksızlık için verdikleri izni, nasıl oluyor da sanat için vermiyorlar, anlamıyorum" diyordu.
[EPUB] İletişim Yayınları, Tarih Dizisi 6, Sekizinci Baskı 2008 İstanbul. ISBN-13: 978-975-470-322-1Kitabı okudu
Savaşın acı yüzü
1921’in sonunda İstanbul’da kalan 34.000 (*sığınmacı) Rus vardı. Bir gazeteci onları şöyle tasvir ediyordu: "Pera’da olduğu gibi çiçek, kâğıttan bebekler, yağlıboya İstanbul resimleri, pasta ve kek, biblo ve incik-boncuk, Rusça kitaplar ve gazeteler satan Rus sığınmacıları her yerde görmek mümkün. Onlar sokaklarda ve camilerin merdivenlerinde uyurlar. Aylak aylak dolaşırlar, dilenirler, iş bulabildikleri zaman çalışırlar ve bazan da açlıktan hıçkıra hıçkıra ağlarlar. Yeterince şanslı az sayıda Rus, lokantalarda garson veya gardropçu olarak iş bulabiliyorlar. Patronun kahvesini bir prenses getirebilir veya onun bastonunu bir general verebilir. Profesörler, eski milyonerler, soylu kadınlar, yalvara yalvara sigara ve kâğıt çiçek satarlar."
[EPUB] İletişim Yayınları, Tarih Dizisi 6, Sekizinci Baskı 2008 İstanbul. ISBN-13: 978-975-470-322-1Kitabı okudu
Reklam
6 Eylül 1921’de Generaller Yönetim Komitesi, Türk subay ve erlerinin, o tarihten itibaren Müttefik askerlerini selâmlamakla yükümlü kılındıklarını Osmanlı Hükümeti’ne bildirmeye karar verdi. Ancak, karşılıklı selâmlaşma sorun yaratıyordu; çünkü Müttefik er ve subaylarını Türk erlerini selâmlamaya ikna etmek zor olabilirdi. Bu nedenle, işgal edilmiş düşman topraklarında bulundukları için Müttefikler’in selâmlanma hakkına sahip olduklarına, Türk subaylarını selâmlamak mecburiyetinde olmadıklarına karar verildi. Selâmlama ciddi bir sorun haline geldi ve selâmlamaya ilişkin bir alt komite kuruldu. Rütbesine bakmaksızın, işgalci askerleri selâmlamak zorunluğu Türklerin çok gücüne gidiyordu. Üstelik şehirde Yunan subaylarının da bulunması haksızlığa bir de aşağılanmayı ekliyordu. Pek çok Türk subayı selâmlamadan kaçınmak için kamuya açık yerlerde üniforma giymemeye başladılar. Selâm verilmemesine ilişkin bir ceza belirlenmediği için, Müttefik subayların selâmlamamaya verdikleri karşılık hakaret etmekle sınırlı kalıyordu. Böylece Türk subayları horlanmış oluyordu ve bu, belki de psikolojik baskının bir parçasıydı.
[EPUB] İletişim Yayınları, Tarih Dizisi 6, Sekizinci Baskı 2008 İstanbul. ISBN-13: 978-975-470-322-1Kitabı okudu
Müttefikler, kendi askerleri arasında yapılan komünist propagandadan özellikle endişeleniyorlardı. Fransız istihbarat servisi, Bolşevik ajanların, Galata’daki kahvelere ve dükkânlara giden İngiliz ve Fransız askerleri ile ilişki kurduklarını tesbit etmişti... Rus mültecilerinin akın akın gelmeleri, işgalcilerin dikkatini, İstanbul’daki Kuvay-ı Milliyeci faaliyetin kontrolünden saptırdı; 1921’e gelindiğinde, bu faaliyetlerin önünü almak için, Müttefikler’in, çabalarını Milliyetçiler’in üzerine yoğunlaştırmaları imkânsız hale gelmişti.
[EPUB] İletişim Yayınları, Tarih Dizisi 6, Sekizinci Baskı 2008 İstanbul. ISBN-13: 978-975-470-322-1Kitabı okudu
Ağustos 1920’de (*İngiliz Yüksek Komiseri) Amiral de Robeck, Türk kadınlarının direniş hareketinde oynadıkları role işaret ediyordu: "Enver Paşa’nın eski bir yaveri Kâzım Bey’in (Orbay) karısının, Milliyetçiler’in ve İttihatçıların çıkarına çevirdiği entrikalar hakkında son yıllarda Türk basınında yeralan birkaç ayrıntı, yeraltı siyasetinde
[EPUB] İletişim Yayınları, Tarih Dizisi 6, Sekizinci Baskı 2008 İstanbul. ISBN-13: 978-975-470-322-1Kitabı okudu
360 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.