Evlilik sözleşmesiyle eşler birbirlerinin bedenleri , duyguları ve ilgi alanları üzerinde hak sahibi olurlar. Artık kazanılması gereken kimse yoktur. Çünkü sevgi sahip olunabilecek bir nesne, bir mülkiyet haline gelmiştir. İki tarafta, sevgiye değer olmaya ve sevgiyi canlandırmaya çaba göstermemeye başlayınca, her şey can sıkıcı olur ve güzellikler bitirilir. ‘Başlangıçta bir hata mı yapmıştık , yoksa karşımızdakini tanıyamamış mıydık?’ gibi soru sorulur. Sevgiye sahip olabileceklerini sanma hatası, onların birbirlerini sevmelerine engel olup sevgiyi yok etmiştir.
Yaşamın büyük gizlerinden biridir bu. Şimdilerde çoğu kimse bir tür ilerlemiş sağduyu yüzünden ölüyor. İş işten geçtikten sonra ayırdına varıyorlar ki insanın pişman olmadığı tek şey hatalarıdır.
Oysa insanlar da ağaç gibidir.
Ne kadar yükseğe ve aydınlığa çıkmak isterse, o kadar kuvvetle toprağın altına inmek ister kökleri, karanlığa, derinliğe, kötülüğe.