"Nev'-i insanı, şuurca kesrete müptela"(Sözler s: 62)
Bir misalle anlatalım; Aç bir ineği getirin, önüne bir torba ot koyun. Onun şuuru sadece ona taalluk eder. Orada yakında bir yerde dünyaca en meşhur muhaddislerin sohbeti varmış, beri tarafta nefis bir manzara bulunuyormuş, diğer tarafta tepsilerde Antep baklavaları, patlıcan dolmaları varmış, onu hiç alakadar etmez. İnsan ise öyle değil. Şuuru birçok şeyle alakadar.
Bediüzzaman hazretleri bir yerde açıklıyor da; "İhtiyacatı âlemin her tarafına dağılmış,arzuları ebede kadar uzanmış... Bir çiçeği istediği gibi, koca bir baharı da ister. Bir bahçeyi arzu ettiği gibi, ebedî Cennet'i de arzu eder. Bir dostunu görmeğe müştak olduğu gibi, Cemil-i Zülcelal'i de görmeye müştaktır. Başka bir menzilde duran bir sevdiğini ziyaret etmek için o menzilin kapısını açmaya muhtaç olduğu gibi; berzaha
göçmüş yüzde doksan dokuz ahbabını ziyaret etmek ve firak-ı ebedîden kurtulmak için koca dünyanın kapısını kapayacak ve bir mahşer-i acaib olan âhiret kapısını açacak,dünyayı kaldırıp âhireti yerine kuracak ve koyacak bir Kadîr-i Mutlak'ın dergâhına ilticaya
muhtaçtır.(Sözler s: 319 ) diyor.(Ahmed Akgündüz)