"Bir gün tam kırk dört günbatımı izlemiştim!" Sonra da şöyle dedin:
"Bilirsin... İnsan çok hüzünlü olduğunda sever günbatımlarını..."
"O kırk dört günbatımı seyrettiğin gün çok hüzünlüydün o halde?"
Ama Küçük Prens soruma cevap vermedi.
Bir gün tam kırk dört günbatımı izlemiştim!"
Sonra da şöyle dedin:
"bilirsin...İnsan çok hüzünlü olduğunda sever günbatımlarını..."
"O kırk dört günbatımı seyrettiğin gün çok hüzünlüydün o halde?"
"Bir gün tam kırk dört günbatımı izlemiştim!" Sonra da şöyle dedin:
"Bilirsin... İnsan çok hüzünlü olduğunda sever günbatımlarını..."
"O kırk dört günbatımı seyrettiğin gün çok hüzünlüydün o halde?"
Ama Küçük Prens soruma cevap vermedi.
youtu.be/_ZP5fdOC5qU?si=...
“Bir gün tam kırk dört günbatımı izlemiştim!"
Sonra da şöyle dedin:
"bilirsin...İnsan çok hüzünlü olduğunda sever günbatımlarını..."
"O kırk dört günbatımı seyrettiğin gün çok hüzünlüydün o halde?"
"Bir gün tam kırk dört günbatımı izlemiştim!"
Sonra da şöyle dedin:
"bilirsin...İnsan çok hüzünlü olduğunda sever günbatımlarını..."
"O kırk dört günbatımı seyrettiğin gün çok hüzünlüydün o halde?"
Ama Küçük Prens soruma cevap vermedi.
‘’Bir gün tam kırk dört günbatımı izlemiştim!’’
Sonra da şöyle dedin:
‘’Bilirsin…İnsan çok hüzünlü olduğunda sever günbatımlarını…’’
‘’O gün kırk dört günbatımı seyrettiğin o gün çok hüzünlüydün o halde?’’
Ama o küçücük gezegeninde sandalyeni birkaç adım çekmen yetiyordu sana. Her arzu ettiğinde seyrediyordun alacakaranlığı...
"Bir gün tam kırk dört günbatımı izlemiştim!"
Sonra da şöyle dedin:
"Bilirsin... İnsan çok hüzünlü olduğunda sever günbatımlarını..."
Ah, Küçük Prens!
İşte böyle yavaş yavaş anladım senin
kısa ve hüzünlü hayatını. Uzun süre gün batımlarının dinginliğiyle avunmuştun.
Bu ayrıntıyı da dördüncü günün sabahı, "Gün batımlarını çok severim.
Hadi bir günbatımı seyretmeye gidelim," dediğinde öğrendim.
"Ama beklememiz lazım."
"Neyi?"
"Güneşin batmasını."
Önce şaşırdın, sonra gülmeye başladın. "Kendimi hala evimde sanıyorum!" dedin. Doğru ya. Herkes bilir bunu.
Amerika Birleşik Devletleri'nde öğlenken Fransa'da güneş batar. İnsan bir dakikada Fransa'ya gidebilse orada gün batımını seyredebilir. Ne yazık ki Fransa çok uzaktır. Ama o küçücük gezegeninde sandalyeni birkaç adım çekmen yetiyordu sana.
Her arzu ettiğinde seyrediyordun alacakaranlığı.
"Bir gün tam kırk dört gün batımı izlemiştim!" Sonra da şöyle dedin:
"Bilirsin. İnsan çok hüzünlü olduğunda sever gün batımlarını..."
"O kırk dört gün batımı seyrettiğin gün
çok hüzünlüydün o halde?"
Ama Küçük Prens soruma cevap vermedi.