En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim :Eğer imkanım olursa bu kitabı muska kadar küçültüp boynuma asmak isterdim. Öyle ki hep hatırlamak için hep yanımda olsun. Hatırladıkça Marquez 'in büyüsü hep benimle olsun. O ladar ki eğer bir hikaye aklımdan silinirse ve ben bu unutmuşluğu fark edecek olursam çok üzülürüm. Çünkü bu kitap adeta bir
Latin Amerika'da küçük bir kasabada görev yapan Rahip , kendisini daha önce hic görmediği garip bir kadın , pis kokulu bir kutu verir . Rahip, kutu içinden çıkan karmakarışık notları birlestirip SUSANNA'nın güncesini ortaya çıkarır ki okudukları onu dehşete düşürür ..
Kısa sürede okuyabileceğiniz ancak konu bakımından okurken gerileceginiz , uzuleceginiz bir kitap.
En Etkili sözü de şudur : Bağışla Beni Tanrım ,ama bu dünya bir b'k çukuru !
Latin Amerika'nın tozlu, küçük bir kasabasında bir rahip eline geçen bir kutu dolusu pis kağıt parçası üzerindeki yazıları çözmeye çabalar. Bu küçük kağıt parçacıklarının ortaya çıkarttıkları, Susanna isimli bir kadının hapsedildiği, insanlıktan uzaklaştırıldığı, işkence gördüğü ve çaresiz bırakıldığı yeryüzündeki cehennemidir.
Bir çırpıda okuyacağınız ve gerçek olduğunu düşündüğüm harika bir kitap.
Orpheus, “aşka gelen ve tanrısal ilhamla hareket eden sanatçı” kalıbının Yunan mitolojisindeki öncüsüydü. Çoğumuz onu, ölen genç karısının ardından yaktığı benzersiz ağıt ile yeraltı tanrısı Hades’i bile efkârlandırdığı hikâyeden biliyoruz. Hades sonunda kadının canlılar dünyasına dönmesine razı olmuştu ama tek şartla:
Orpheus peşinden gelen karısına yeryüzüne çıkana kadar dönüp bakmayacaktı. Bizimkisi heyecan içinde teklifi kabul eder, kontratı imzalar, karısını peşine takar. Fakat tam çıkışa geldiklerinde heyecanına yenik düşerek kafasını çevirince, kadıncağız belli belirsiz bir “hay senin sanatçı ruhuna” bakışı atar ve yok olur. Bir daha asla bir araya gelemeyeceklerdir.
Bizi asıl ilgilendiren şey, zamanla Orpheus’un etrafında bir din oluşması (Orphism) ve şarap, delilik ve ilham tanrısı Dionysos ile özdeşleşmesi. Halbuki Orpheus’un babası Apollon idi. Hani birçok şeyin yanında, aklı, mantığı ve düzeni temsil eden Apollon.*
Düzenden delilik, mantıktan ilham doğuyor.
* Apollo ve Dionysos arasındaki bu zıtlık görece modern bir görüş. Tragedya'nın Doğuşu (1872) eserinde Nietzsche tarafından meşhur ediliyor. Antik Yunanlar onları rakip veya zıt olarak görmüyorlardı.
Sayfa 35 - KENDİNİ TANI Hayvanlar ve TanrılarKitabı okudu
"Böylesi bir barbarlığın belki de tek haklı açıklaması cehaletin ve masumiyetin birbirine karışmış olmasıdır."
"Bu gaddarlıkaların ardında sapıklık, hastalık, hıyanet veya düpedüz sadizmden başka ne tür bir neden bulunabilir?
Kağıdı dikkatle açtım.İçinde "Sabır ve Cesaret sözcükleri yazılıydı.Dünya bana o kadar güzel geldi ki,mutluluktan ağlamaya başladım.Yazıyı yüzlerce kez yine okudum.
Kâğıtta yazan sabır ve cesaret...
Evet bu iki kelime ayakta tuttu onu defalarca okudu,güzel anlatımıyla yüreğimize ince ince işlenen bir kitap,soluksuz okuyabileceğiniz, tabi yüreğiniz dayanacaksa buyrun okuyun..
Kendi gözyaşlarımı yudumlayarak içmek için ağlama düşüncesi geldi aklıma,ama ağlayamayacak kadar mutluydum. Sanki,içinde bulunduğum anlamsız duruma boyun eğdikçe acılarım da diniyordu...
1980 de Arjantin' de yapılan darbe ve işkence gören insanlar.Soluksuz okuduğum kitap hem içimi acıtırken hem midemi bulandırdı.Kesinlikle tavsiye edeceğim kitapların en başında geliyor.
Okuduğunuz her satırda ürperti yaşayacağınız, masum insanların ne tür işkencelere maruz kaldığını en iyi şekilde anlatan ve anlatışında hayran bırakan ve gerçekten başarılı ve sürükleyici bir kitap. not: Etkisinde kaldım.