"Dünya adalet sahibi, mülkün nizamı için Madenin göğsünden altın ve gümüş çıkarır Dostu erince, şenliğe kavuşunca Düşman ağlamaya başlar Düşman gökyüzü gibi feryat edip inleyince Dostun parlayan yüzüne yıldız saçılsın Düşmanın gözünün her bir kirpiği yerine Felek iğne bitirsin." Bir Kıssa Bin Hisse kitabından.. sf;59
"Mana gözüyle tanıyamadım seni Körlüğümden dolayı ayıplama beni." Bir kıssa Bin hisse kitabından sf.56
Reklam
Dünya döndükçe bâki olsun Zühre çalgıcısı, ay sâkisi olsun. Korusun her zaman kazalardan Yüce ve ulu Allah, onun zâtını Arındırıp düşman varlığından Yüceltsin devletini." Bir kıssa Bin hisse sf;34
"Talihinden ümitsiz olup da üzülme Tanrı keremiyle işini hayra bağlar." Bir kıssa Bin hisse kitabından.. sf;26
Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: Bir adam: "Bu gece mutlaka bir sadaka vereceğim!" deyip, sadakasıyla çıktı. Fakat (farkına varmadan) onu bir hırsızın avucuna sıkıştırdı. Sabah olunca herkes: "Bu gece bir hırsıza sadaka verilmiş!" diye dedikodu yaptı. Adam: "Ya Rabbi bir hırsıza sadaka verdiğim için sana hamd ediyorum" dedi ve ilâve etti: "Ancak mutlaka bir sadaka daha vereceğim!" Yine sadakasıyla çıktı. (Gece karanlığında bu sefer de) bir zaniyenin avucuna sıkıştırdı. Sabahleyin herkes: "Bu gece bir zâniyeye sadaka verilmiş!" diye dedikodu yaptı. Adam: "Allah'ım bir hırsızve zâniyeye sadaka verdiğim için sana hamdolsun! Yine de bir sadakada bulunacağım!" dedi. Sadakasıyla birlikte sokağa çıktı. (Karanlıkta) bu sefer de bir zenginin eline sıkıştırdı. Sabahleyin herkes: "Bu gece bir zengine sadaka verilmiş!" diye dedikodu yaptı. Adam: "Allah'ım, bir hırsız, bir zâniyeye ve bir zengine sadaka verdiğim için sana hamd ediyorum!" dedi. (Bilahare rüyasında ona gelip şöyle denildi): "Senin sadakaların kabul edildi. Şöyle ki: (İhlâsla yani Allah rızası için vermen sebebiyle) hırsızın hırsızlıktan vazgeçip iffete gelmesi, zâniyenin zinadan vazgeçmesi, zenginin ibret alıp Allah'ın kendine verdiklerinden tasadduk etmesi umulur."
303 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Veba, 1940’lı yıllarda Cezayir’in Oran kentini hapseden ve kentin insanlarının hem acılar içinde ölüp hem de buna karşı gösterdiği direnişin hikayesidir. Kitapta, bu felaket karşısında insanların zavallı oluşu, ölüm karşısındaki çaresizliği ve yazgıya karşı bir başkaldırının ortaya koyuluşu anlatılıyor. Okurken elbette ki kovidin ülkemizi sardığı ve evlere tıkandığımız dönemler aklıma geldi. Aynı zamanda ilk başlarda ufak sayıdaki ölümlerin, giderek çığ gibi büyüyen ceset yığınlarına dönüşünü anımsadım. Kovidin bir hastalığın vücudu sarması gibi ülkemizi sarıp günden güne bizden aldıklarını, bu uğurda vefat eden doktorlarımızı, küçücük ellerin daha büyüyemeden annesinden kopuşunu, genç yaşlı demeden ölüm hortumuna çekilişini, bazı alışkanlıklarımızdan mecburi şekilde vazgeçişimizi, aynı zamanda çıkarları uğruna halkın sağlığını tehlikeye atan akıl yoksunu bazı insanlarımızı da hatırladım. Doktor Rieux’un umutsuzluğa alışmanın umutsuzluktan beter olduğunu düşünmesi de beni derinden yaraladı. Gerçekten bir insanın elinden umudu alınırsa hiçbir şeyin kalmayacağını gördüm. Ama insanın başına gelen şey kendi eliyledir diyorum ve Mehmet Akif Ersoy’un dizelerini buraya bırakıyorum: “Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? “Tarih” i “Tekerrür” diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Veba
VebaAlbert Camus · Can Yayınları · 202020,3bin okunma
Reklam
81 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.