Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Dünyanın en uzun gecesi 21 aralık değil, beni terk ettiğin gecedir.
Beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir.
Bir kabahat mi gerçekten kendi dışında birine hayranlık beslemek ?
Gerçekten kırıyorsun beni,
Bir nedeni yok, yalnızca öptüm.
Dünyanın en uzun gecesi 21 aralık değil, beni terk ettiğin gecedir.
Beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir.
Bir kabahat mi gerçekten kendi dışında birine hayranlık beslemek?
Gerçekten kırıyorsun beni,
Bir nedeni yok, yalnızca öptüm.
Dünyanın en uzun gecesi 21 aralık değil, beni terk ettiğin gecedir.
Beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir.
Bir kabahat mi gerçekten kendi dışında birine hayranlık beslemek ?
Gerçekten kırıyorsun beni,
Bir nedeni yok, yalnızca öptüm.
Olması gerektiği kadar fedakar biriyim aslında; daha fazlasını umma açıkçası. Endişelerim, ideallerim, halletmeye çalıştığım meselelerim var. Başkalaşmaya çalışıyorum. Gözardı edilmiş tutumlar edinmek hoş. Değişmek, hiç de zor değil. Yalnızca özgür olabilsem, sorun kalmayacakmış gibi sanki. Anlaşılmak istiyorum: sevdiğim bir şarkıyı herhangi