Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan, kalbini dinlemek istemediği zamanlar tabiatı dinler.
"Ölüler ağlarsa öyle ağlarlardı, mezarlar titrese benim gibi titrerlerdi. Nigâr'ın benimle münasebeti [ilişkisi] işte bir ölü ile bir mezarın münasebeti gibi idi."
Reklam
“Ne kadar yazık! Ey hayat oyuncağı! Sen bu kadarcık değersiz bir şey miydin?”
Biliyorum, kolay değil yaşamak, Gönül verip türkü söylemek yar üstüne; Yıldız ışığında dolaşıp geceleri, Gündüzleri gün ışığında ısınmak; Şöyle bir fırsat bulup yarım gün, Yan gelebilmek Çamlıca tepesine... -Bin türlü mavi akar Boğaz'dan- Her şeyi unutabilmek maviler içinde. Biliyorum, kolay değil yaşamak; Ama işte Bir ölünün hala yatağı sıcak, Birinin saati işliyor kolunda. Yaşamak kolay değil ya kardeşler, Ölmek de değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
Sayfa 37 - Orhan VeliKitabı okudu
Aşk-ı Memnu, Türk romanı için yeni bir milattır. Yazarın acemilik dönemi ürünleri sayabileceğimiz Sefile (1 886/ tefrika) , Nemide (1 892/ kitap olarak yayınlanan ilk eser) , Bir Ölünün Defteri (1893) ve kalfalık döneminden Ferdi ve Şüfekası (1 895), hatta Mai ve Siyah (1 897) gibi romanları; adeta Aşk-ı Memnu'yu yazmak için yapılan hazırlık çalışmalarıdır. Daha önceki eserlerinde hatalı ve eksik yapılarıyla dikkati çeken olay kurgulama, betimleme, karakter yaratma ve gerilim kontrolü gibi teknik anlatı unsurları; olabildiğince kusursuz bir biçimde Aşk-ı Memnu'da açımlanacaktı.
Sayfa 144 - Pdf
Reklam
İnsan, kalbini dinlemek istemediği zamanlar tabiatı dinler.
Kalbini demir bir pençe içinde sıkarak bundan ümitlerini "Susacaksınız!" emriyle bastıran bir adamın hayata ne bağlılığı olabilir ki yaşamak için bir araç bulmaktan mesut olsun?
Birçok şeyler demek istiyordum; fakat bunları tayin etmekten, söylemek arzusunda bulunduğum şeyleri söylemekten, söylediklerimi anlamaktan, fikirlerime bir düzen vermekten aciz idim.
Reklam
İki sene zarfında bin kere sana müracaat etmek, ağlamak, "Ben kendimi kaybediyorum. Nasıl bir durumda bulunduğumu tayin edemiyorum. Seviyorum, deli gibi seviyorum, fakat sevildiğimi sevilmediğimi bilmiyorum. Ümit etmek mi, ümitsizlik mi lazım geleceğini anlamıyorum." diye feryat etmek istedim. Lakin sen bir heykel gibi soğuk, bir Brahman gibi ciddi idin.
size sığınma kucağını açacak sahil kayıp, kalbinizde bir ümit nuru uyandıracak ışık sönük, sizi bekleyen son meçhul, bütün etrafınızda ufuk karanlık, gelecek sessiz (...)
İçinde yuvarlandığımız varlık denizinde herkes kendi kayığını idare etmekle yükümlüdür. Meçhul bir rüzgâr insanları meçhul bir ufka sevk ediyor; bugün deniz sakindir, yarın bir fırtına tehlikesi var, kazaya tâbi bir okyanusun dalgaları gidiş yönü belli olmayan bu tahta parçasını sürükleyip götürüyor, ümit edilen uygun hava görülmez, önümüz bulutlarla örtülüdür; ne olduğu belli olmayan bir girdabın derinliklerinde bir karar noktası bulmak için dalgalarla dövüşerek ilerlemek, yahut bir kaya parçasının üzerinde parçalanmak için kasırgalarla uğraşmak lazım geliyor.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.