Etika
Spinoza (Tanrı derdi ki): Dua etmeyi bırakın.
Sizden istediğim şey, dünyayı gezip hayatın tadını çıkarmanız. Şarkı söylemenizi, sizin için yarattığım her şeyin tadını çıkarmanızı istiyorum.
İnşa ettiğiniz ve benim evim olduğunu iddia ettiğiniz karanlık, soğuk tapınaklara gitmeyi bırakın. Benim evim dağlarda, ağaçlarda, nehirlerde, göllerde,
Can Dündar- Ödünç Hayatlar
Kalırsam düşlerimi, arzularımı hep ertelemek zorunda kalacağım..Bahar bulaştı ya hayata, ağaca, suya, içimde öyle bir seyahat kımıldıyor ki, diren direnebilirsen... Yüreğim bavulunu toplamış çoktan; ruhum sırtlamış çantasını...
"Uzaklar" çekiyor içimdeki seyyahın tasmasını... Marianne Faithful sanki şarkı
10.54, bembeyaz oda , topuklu ayakkabı sesi ve zor zamanlar
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde..
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm
Düşmanlarımız dışında
Düşmanlarımız çünkü
Sevgiyi yok ettikleri için
Düşmanımız oldular..
Beyaz ipek gibi
Bir Şarkı Bir Hikâye.....
Faruk Nafiz Çamlıbel iki çocuğunun annesi Azize Hanım hastalanınca, tanıdığı olan kadın doğum doktoru Alâeddin Yavaşca’ya danışır.
Yavaşca, Şair ile eşini kendisinden daha tecrübeli olan hocasına götürür ve o doktor kanser teşhisini koyar.
Alâeddin’nin dilinden olay şöyledir:
“-Faruk Nafiz Çamlıbel`i bilirsiniz. Gelmiş