Bir kaç gün önceydi. Yaşlı bir amcam var, Vedat amcam; yanına gittiğim. Bana Türk sanat müziğini sevdiren, beraber ud çalıp şarkı söylediğim. Hayatımın her anlamında bana destek olan, nasihat veren biri. Yanına bir oturun, neler görmüş geçirmiş ama hala iyi kalabilmiş. Gönlünde o kadar güzel çiçekler yetiştirmiş. Onunla konuşurken durgunlaşıyorum; kabullenmediğim kızdığım ne varsa her şeye kenara bırakıyorum, yine yanına gittim. Geçenlerde bir süre sohbet ettik. Sonra haliyle telefonu çok iyi kullanamadığı için bana kullanmadığı numaralar olduğunu ve silmemi rica etti. Altıya yakın numara sildik, bir ara durup “Vedat amca bunlar kim, neden siliyorsunuz,” dedim. Çok yakın arkadaşlarıymış, kimi musiki cemiyetinden kimi hacca beraber gittiği, hepsi vefat etmiş. Bunu söylerken gözlüklerinin altından dökülen yaşlara şahit oldum, o an tuttum kendimi. İçimde bir deniz çoştu, öyle bir burkuldu ki içim. Daha çok üzülmesin diye sustum ve sustum...
Yanından çıktıktan sonra bir bankta ne kadar ağladığımı bilmiyorum, niye kıymet bilmiyoruz? Dünya telaşları çok mu önemli, niye vefalı değiliz? Zaman akıp giderken bir zamanlar aynı masada yemek yeyip içtiğimiz, aynı şeylere sevinip bir birimizin yaralarını sardığımız insanları unutuyoruz. Vefalı olmak çok mu zor? Unutmayın ölüm her şeyi siler, ölüm ağırdır, ölüm soğuktur üşütür sizi. Kıymet bilin, hala gözleriniz açıkken kırdığınız ve kırıldığınız dostunuz ve sevdiğiniz kimse varsa, bir adım atın bırakın küçük dağlar yerinde dursun…