Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir Çin bedduası derki : İlginç bir yıl geçiresin :)
Friedrich Nietzsche : Sonunda şu soruyu soruyorum: Herhangi bir kadın, bir kez olsun, kadının kafasına derinliği, yüreğine adaleti bahşedebildi mi? Tümüyle ele alındığında, “kadın”ın kadınları hor gördüğü doğru değil mi? Sigmund Freud: Henüz yanıtlanamamış ve kadın ruhuyla ilgili otuz yıl süren araştırmalarıma karşın benim de yanıtlamayı başaramadığım çok önemli bir soru var: Kadın ne ister?
Reklam
halksız şehirler değil kris, şehirsiz halklar çok halklar, çok şehirsizler, çok moral bozucu son günlerde çok kelimesini çok kullanıyorum her yıl yeni modelleri çıkıyor melankolinin içimden bir ses gelmiyor, hayır bazen geliyor içimden bir ses, sesin dışarıdan geldiğini söylüyor -iki saray odası alana bir saray odası bedava o montu almam iyi
Bütün bir ömrünüzü, hafta sonlarınızı harcıyorsunuz, sonunda elinize geçen ne oluyor? ...Ölüm, harika bir ödül. Hayat tersine yaşanmalıydı bence. Önce ölümü savuşturmalıydık başımızdan. Yirmi yılımızı huzurevinde geçirip çok gençleştiğimiz için atılmalıydık... Altın bir saatimiz olduktan sonra işe başlamalıydık. Kırk yıl çalışmalıydık, ta ki Emekliliğin tadını çıkarabilecek denli gençleştiğimiz güne kadar. Üniversiteye gitmeliydik sonra, liseye hazır hale gelene dek Parti yapmalıydık İyice ufalmalıydık, oyun oynayıp sorumlulukları unutmalıydık. Küçük bir kız ya da bir erkek bebek olunca annemize dönmeli, Son dokuz ayımızı yüzerek geçirmeli Ve sevgi dolu bir bakışta son bulmalıydık. - Norman Glass -
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ben bir Charles Bukowski modası olduğunun farkında değilim. Yalnız yaşayan biriyim, kalabalıktan hoşlanmam; bu tür tuzaklara düşmeyecek kadar yaşlı, kuşkucu ve çakalım. Bu iki haftada yaptığım üçüncü söyleşi, ama ben buna modadan ziyade matematiksel bir tuhaflık olarak bakıyorum. Umarım hiçbir zaman moda olmam. Moda olmak lanetlenmek demektir. Bende ya da yaptığım işte bir tuhaflık var demektir. Sanıyorum 46 yaşında, 11 yıl boyunca sessizce çalıştıktan sonra böyle bir şeyden endişe etmeme gerek yok. Tanrılar benimledir umarım. Benimle olduklarını düşünüyorum.
Reklam
Herkes yılbaşı planlarına başlamış, bir de utanmadan "sen ne yapacaksın yılbaşında, planın vardır herhalde" diyor. Bizim gibi insanların planı olmaz, arkadaşlarla toplanıp bir mekana gitmek gibi huyumuz yoktur. Sevmediğimizden yahut gidemediğimizden değil, birlikte gidebilecek kimsemizin olmamasından.. Öyle gece yarısına kadar dışarıda takılıp geri sayım yapmayız, televizyonun başında bekler televizyon programların geri sayımını izleriz. Hatta bazen yatar pozisyonda telefonun saatiyle bile yıl başına girer, 'aaa 3 dakika olmuş yeni yıla gireli' bile deriz. Çoğumuz bilgisayar başında girer aslında. Tüm her şeyden uzaklaşıp stres atmak, kafa dağıtmak için. Hiçte öyle eğlenceli müzikler dinlemeyiz o an, yeni yılımızı kutlayan da olmaz. 3,5 sekme olur tıklar dururuz. Bazen de içeriden 'hadi yat geç oldu' seslerini duyuyor gibi oluruz. Bizim için yeni yıl, yarının tatil olmasından ibarettir. Bir yere tarih atarken, yanlışlıkla geçen yılın tarihini yazınca bile anlayabiliyor insan, bazı şeylerin ne kadar basit ve eğlencesiz olduğunu.
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
Romain Gary: Dünya çapında tanınan bir yazardı. Eski eşi jean seberg'de tutkuyla bağlıydı.Eşinin ölümden bir yıl sonra 65 yaşında Paris'te yaşamına son verdi. Ardından bıraktığı notta 'çok eğlendim. hoşçakalın ve teşekkürler' yazıyordu. Ve bugünlük son ileti :)
Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi: -Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi. -Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda, -Neden olmasın, dedi çiftçi. -Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor. Ders: Sevgi ve paylaşmak en yakınınızdan başlar. Sonra yayılarak devam eder.
Reklam
Cesare Pavese: İtalya'nın önemli edebiyat ödüllerinden Strega Ödülü'nü aldığı yıl bir otel odasında bir kutu uyku hapı alarak intihar etti.Öldüğünde 45 yaşındaydı.
Heykeli dikilen bir köpeğin hikâyesi... 1924 yılında Tokyo Üniversitesi'nde görev yapan Japon profesör Hidesaburo Ueno, küçük bir köpek yavrusu edindi kendine. Profesör Ueno, Japonca'da ‘sekiz tane' anlamına gelen Hachiko adını koydu köpeğine... Beraberliklerinin sadece bir yıl süreceğini bilmiyordu. Ama o bir yılda dünya tarihine geçecek,
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.