Jean-Louis Fournier'den ilk okuduğum kitap, 'Nereye Gidiyoruz Baba?' ve aynı zamanda ne acıdır ki çocuklarının diyebildiği tek cümledir.
Engelli iki erkek evlada sahip bir babanın yaşadıkları ve anlattıklarına şahit oluyoruz.Çocuklarına dair hisleri,babalık görevini yapmaya çalışırken bocalamaları,eşiyle yaşadığı ilişki;hayal kırıklıkları,toplumun kendi ve çocuklarına olan bakış açısı.Bizlere en basit sıradan gelen;sohbet etme,hediye almak,kitap okumak,yazı yazmak,doğayı izlemek,müzik dinlemek vs.gibi aktiviteleri çocuklarıyla yapamamanın üzüntüsünü, en şeffaf en derin haliyle okuyucuya hissetirirken kendimizi sorgulamamızı,empati,şükür gibi kavramları düşündürmeye sevk ediyor.Çocuklarının normal bir birey olsaydılar eğer nerede neler yapıyor olabileceklerini,hangi meslekleri yapıyor olabileceklerini,onlara dair hayallerini vs.biraz mizahi daha çok hüzünsel şekilde yansıtmış. Kısa ama etkisi yoğun, boğazınız düğüm düğüm olacak, bir çırpıda okunabilir bir kitap.Ben severek okudum,tavsiye ile.
Merhabalar uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı ve kısa bir süre önce okudum.
Sabahattin Ali'nin mini bir otobiyografisi denilebilir;nasıl biri,nasıl bir eş ve baba olduğuna dair bilgiler okurken,şair ve yazar olarak yetiştiği dönemin sosyal, ekonomik,siyasi şartlarına da tanıklık ediyoruz.1935-1948 yılları arasında eşi Aliye ve kızı Filiz için yazdığı mektupları okuyoruz.Sevgi,sadakatini ve babalık duygularına yoğun bir şekilde tanıklık ettiğimiz Sabahattin Ali, eşine Canım Aliye ve kızına ise Ruhum Filiz diye hitap ediyor.
Kitapta bahsi geçen ve okumadığım diğer kitaplarını da merak ediyorum,bir solukta okunabilecek sevgi ve aşk kokulu dolu dolu bir eser.Bunlara ek Aliye Ali ve Filiz Ali'nin de cevap mektupları,bahsi geçen fotoğraflara da yer verilsin isterdim.Okuyun okutturun.Tavsiye ile.
Sen eski günlerin bütün acı hatıralarını kafandan at,yalnız ileriye,gelecek günlere bak,yalnız onların güzel olmasını isteyelim,üst tarafı umrumuzda bile olmasın...
Müşterek bildiğimiz bir lisanda kitaplar okumayı ne kadar isterdim.Sana gönderdiğim resimdeki kitaplar maalesef hep Almancadır,fakat bundan sonra her ay bir sürü de Türkçe kitap alırız,beraber okuruz.
Bana en felaketli günlerimde kitaplarım arkadaş olmuştu.Fakat bu yetmiyor.Şiirlerimde de gördün ki kitaplara rağmen çok ıstırap çektim.Çünkü candan bir insanım yoktu.Sen benim yarım kalan tarafımı ikmal edeceksin.