Seni bir yaza bıraktım dağı denize batmış
Karlar içinden geldi sesin
Gölgesinden giysiler biçtim ömrüme
Duvar diplerinde nokta insanların
Bilmez miyim gönül kendine yükken
Başkalarını sevmenin acısını
Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere.
Gökyüzü birdenbire oldu,
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan.
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.
Çeşmenin suyu akıyordu, nehrin suları akıyordu, gün geceye akıyordu, şehirdeki yaşam ölüme akıyordu; âdet böyleydi, zaman ve devran kimseyi beklemezdi.
Bu dünya soğuk.
Rüzgâr genelde ters yöne eser.
Limon ağaçları kurur.
Bahaneler hep hazır.
Güzel günler çabuk geçer, içimiz hep bir "hoşça kal" ülkesi.🍂
Sen uyurdun, uykun bir tepeden seyredilen uçsuz bir vadi
Kıyısından seyredilen bir denizdi sanki, unutmadım
Ah sevgili! hayat görünürdü kapından bir çırpınış yüreklerimizde
Sen evinden çıktığında güneşler doğardı içimizde, unutmadım
Toprağa düşen tohum, onda gizlenen renk, şekil, koku
Senin için biçimlenirdi, renklenirdi, kokardı senin için, unutmadım
Yaslan göğsüme sevdiğim
Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir
Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir toprak gibidir
Sen ki bulut gibisin
Ay gibisin güneş gibi bazan.
"Avuçlarımızı salladıkça dökülen, acının önünde diz çöküyor ayrılık.
Görüntüleri yavaş yavaş siliniyor arkada kalanların.
Bütün yolculuklar birbirine benziyor, birbirine değiyor yaralarımız.
Toprağın ilmiyle kendine sarılan çiçekler gibiyiz.
Rengini kederden alan, boynunu kedere büken.
Dursak da dinmiyor, bileti sonsuz kere kesilmiş yolculuklarımız."
Yalnız bir ardıç gölgesi olur yaralı kalbim
güneşler söner, gölgeler büyür..
zarif bir hüzün çöreklenir şehrin üstüne..
gitme, yüzümden sarkar külleri şehrin..
bir yangın yeri olur maraşta hüznüm..
Şilan Avcı