“İnsan ilk önce sevgiyi tanır, sonra sevgiliyi bulur. Aşk mâbudu henüz kendisi bize görünmeden nuru üzerimize düşmüştür. Bir zaman bu tılsımlı şua içine sarmalanır, bu adsız ummanlarda farkına varmadan çalkalanıp yuvarlanır, böylelikle birinci istihâleyi geçiri, yeni olgunluklar peyda ederiz. Neyin nesidir, nerede başlar nasıl biter bilmeyiz ki. Bir gün gelir uyku gayyâlarından uyanır gibi gözümüzü açar karşımızda bir çift göz görürüz, kulağımız pek âşinâ bir ses duyar. Kader ölçeklerinin dolduğu, nasip tezgâhlarının tamamlanmış bir dokumayı ortaya attığı bir andır.”