Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşenur

Birbirine çok yakın iki yabancıydık sadece
Reklam
Çok fazla kitap yarım bırakıyorum okuduğum kitaplarıda unutuyorum bana verebileceğiniz bir tavsiye var mı?
Bir ricam var...
Sevecekseniz heveslik değil nefeslik sevin

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bazen hatırlanmak istersin görülmek bazense unutulmak kaybolmak; ölmek istersin yaşayamadıkların için yaşamak istersin ölecek kadar yaşayamadığın için; canlılık istersin bir ses istersin yanında bazense durgunluk sesizlik; düşünmek hayal kurmak istersin bazense kafanın içindekilerin artık susmasını
Kötü avcı ancak evinde, durduğu yerde avlanır
Reklam
"Savaş ölünce değil düşmana benzeyince kaybedilir"
Aliya İzzetbegoviç
Aliya İzzetbegoviç
Ne içindeyim zamanın
Ne içindeyim zamanın Ne de büsbütün dışında Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında Bir garip rüya rengi ile Uyumuş gibi her şekil Rüzgarda uçan tüy bile benim Kadar hafif değil Başım sükutu öğüten Uçsuz bucaksız değirmen İçim muradıma ermiş Abasız postsuz dermiş Koku bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim Mavi masmavi ışık Ortasında yüzmekteyim
Ahmet Hamdi Tanpınar
Ahmet Hamdi Tanpınar
"Hiçbir erkek birlikte olmak istemeyeceği bir kızla arkadaş olmaz"
1.Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı 2.Kamu bîmârına cânân devâ-yı derd ider ihsân Niçin kılmaz bana dermân meni bîmâr[ı] sanmaz mı 3.Şeb-i hicrân yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı 4.Gül-i ruhsârına karşu gözümden kanlı akar su
Reklam
Efendimsin cihânda i’tibârım varsa sendendir. Miyân-ı âşıkânda iştihârım varsa sendendir.” (Sen benim Efendimsin, benim bu cihanda itibarım varsa sendendir. Aşıklar arasında bir şöhretim varsa yine sendendir.)
Şeyh Galip
Şeyh Galip
Hikaye
Senin dudakların pembe Ellerin beyaz, Al tut ellerimi bebek Tut biraz! Benim doğduğum köylerde Ceviz ağaçları yoktu, Ben bu yüzden serinliğe hasretim Okşa biraz! Benim doğduğum köylerde Buğday tarlaları yoktu, Dağıt saçlarını bebek Savur biraz! Benim doğduğum köyleri Akşamları eşkıyalar basardı. Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem Konuş biraz! Benim doğduğum köylerde Kuzey rüzgârları eserdi, Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır Öp biraz! Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin! Benim doğduğum köyler de güzeldi, Sen de anlat doğduğun yerleri, Anlat biraz!
Cahit Külebi
Cahit Külebi
Gül Kokuyorsun
Gül kokuyorsun bir de Amansız, acımasız kokuyorsun Gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun Dayanılmaz bir şey oluyorsun, biliyorsun Hırçın hırçın, pembe pembe Öfkeli öfkeli gül Gül kokuyorsun nefes nefese.”
Sevgilim Ben Şimdi
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz. Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü gülmüyor sensiz O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı Hepten hüzünlü bu günlerde”
Ben Sana Mecburum
...Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin...
Attila İlhan
Attila İlhan
Lavinia
Sana gitme demeyeceğim Üşüyorsan ceketimi al Günün en güzel saatleri bunlar Yanımda kal Sana gitme demeyeceğim Yinede sen bilirsin Yalanlar istiyorsan yalanlar söyliyeyim İncinirsin Sana gitme demeyeceğim Ama gitme lavinia Adını gizleyeceğim Sen de bilme lavinia
Reklam
Okul
Mapus damı bana çok şey öğretti Ama en çok sabretmeyi Yalnızken kalabalık olmayı Kalabalıktayken de kendimde kalmayı Ve sürekli kavga edip Durmadan kendimle barışmayı Hiç göçünüp yüksünmeden İhanetlere katlanmayı Beş metrede beş bin metreyi yürümeyi Ve duvarların darlığında Dünyaları dolaşmayı Ve hepsinden de çok Bütün yuvarlakları yüreğimde bileyip sivriltmeyi İnsan olmayı insan olmayı...
Sesiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan Hiç yolcusu yokmuş gibi alır yol Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol Rıhtımda kalanlar bu seyahattan elemli Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli Biçare gönüller.Ne giden son gemidir bu. Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler Bilmez ki , sevgililer geri dönmeyecektir Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden Bir çok seneler geçti, dönen yok seferinden
Altın Destan
Sürüden koyunlar hep takım takım Ayrılmış, sürüden kalmamış bakım Asmanın üzümü dağılmış; salkım Olmak ister ama bağban nerede? Gideyim arayım çoban nerede? Yüce dağlar çökmüş, belleri kalmış Coşkun ırmakların selleri kalmış Hanlar yok meydanda illeri kalmış Düşenler çok ama kalkan nerede? Gideyim arayım : Hakan nerede? Türk yurdu uykuda ey düşman sakın ! Uyuyan ülkeye yapılmaz akın Tanrı yeri ağardı, yiğitler kalkın Bakın yurd ne halde , vatan nerede Gideyim arayım:Yatan nerede? Herkesin gözünde vatan öz yurdu, Çitlerin yağası,derenin kurdu, Yad iller Turan'da hanlıklar kurdu Turan'dan yadları koğan nerede? Gideyim arayım :Ogan nerede?
Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir? Müptela-yı gama sor kim geceler kaç saattir. (En uzun geceyi gökyüzüyle, yıldızlarla uğraşan ne bilsin. Sen aşk derdine müptela olmuş kavuşamayan aşığa sor ki geceler kim bilir kaç saat)
Hazan Bahçeleri
Kalbim yine üzgün seni andım derinden Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden Senden boşalan bağrıma göz yaşları dolmuş Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş Son demde bu mevsim gibi benzimde solmuş Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden