Hayatımız gerekli donanımlarıyla hazırlanıp bizim yönetimimize emanet edilen bir büyük projedir. O hayatımızı nasıl büyüteceğimize, dünyasını ve ahıretini nerelere taşıyacağımıza bizim kişisel dua ve çabalarımız biçim verecek. Hiç bir ilim ve hikmet peşinde koşmayan, cahilliğe kendisini kaptıran ve tek yaptığı tv izlemek, oyun oynamak ve boş boş sağa sola savrulmak olan kişinin, Allah indinde eşek kadar bile değeri yoktur. Fakat okuyup, yığınlarca bilgiyle beynini dolduran, ama o bilgileri hikmetli şekilde anlamlandırmayan veya o bilgilerle hayatını güzelleştirmeyen kişinin de, sırtında kütüphaneler taşıyan eşekten fazlaca bir farkı yoktur. Bir eşek kendini Allah dostu evliya sansa ne yazar ki... Cehalete razı olmak, ilmi emreden Allah'a düşmanlık etmektir. Allah'ın indirdiği Tevrat'ı öğrenip de ona uygun yaşamayan zamanının Yahudilerini bakın Kuran nasıl tarif ediyor: "Tevrat´la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, sırtında ciltlerce kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir." (Cuma/5) Kızım sana diyorum, gelinim sen anla misali, bu ayet bize de ders vermiyor mu? Ya Kur'an'ı evinde, kütüphanesinde taşıyıp da, onunla amel etmeyen müslümanın durumu? Vah gafil millete! Vah kibri yüzünden basiretini kapkaranlık kirletenlere!