Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

serenay

serenay
@bizzleismydizzle
Yıldız Teknik Üniversitesi
5 Kasım
280 okur puanı
Mayıs 2018 tarihinde katıldı
(…) Martin de onlarla birlikte içti ve bir kez daha kendini insan gibi hissetmeye başladı. Onları terk ettiği için amma da salak olduğunu düşündü; bütün o kitaplara, yüksek mevkilerdeki insanlara bulaşmayıp bunlarla kalmış olsa elde edeceği toplam mutluluğun çok daha büyük olacağı kesindi. Yalnız içtikleri ucuz bira mı değişmişti ne? Tadı hiç de eskisi gibi değildi.
Sayfa 417Kitabı okudu
Reklam
Hem paranın ne önemi vardı ki? Beş cente bir paket Durham tütünü ve esmer kağıt alıp kırk sigara sarabilirdi. . . de ne olacaktı? Para, o anda alabileceği şeyler dışında hiçbir şey ifade etmiyordu. Haritasız ve dümensiz kalmış, gideceği limanı olmayan bir gemiydi. Kendini akıntıya bırakıp sürüklenmek, en azından hareket etmek, hayatta kalmak demekti ki içini acıtan şey de zaten buydu; yaşamak.
Sayfa 408Kitabı okudu
“Bir daha masanızı rahatsız etmeyeceğim sevgilim. Benden hoşlanmıyorlar; itiraz ettikleri varlığımı gözlerine sokmam yanlış olur. Üstelik, benim de onlara aynı ölçüde itirazım var. Aman! Midemi bulandırıyorlar. Halbuki düşünsene, bir zamanlar bütün masumiyetimle yüksek makamlarda oturan, güzel evlerde yaşayan, banka hesabı olan eğitimli insanların ne kadar değerli olduklarına inanırdım.”
Sayfa 379Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şu dünyada dürüstlük diye bir şey kalmamış mıydı?
Sayfa 377Kitabı okudu
“Saçma sapan laflarla kafalarına sokulmuş o küçük ahlaklarıyla lak lak konuşur, ama yaşamaktan korkarlar. Seni seveceklerdir Martin, ama kendi küçük ahlaklarını daha çok seveceklerdir. Senin isteğinse bütün görkemiyle hayata teslim oluştur, büyük ve özgür ruhlardır, alev alev yanan kelebeklerdir, o küçük gri güveler değil. Yeterince yaşayacak kadar bathsızsan bir gün bıkacaksın tüm o kadın mevzularından. Ama fazla yaşamazsın sen. Denizine ve gemilerine dönmeyecek, dolayısıyla da kemiklerin iyice çürüyene kadar bu illet şehirlerin deliklerinde dolanıp duracak, sonra da öleceksin.”
Sayfa 334Kitabı okudu
Reklam
“(…)Hayatta senin bir burjuva kızıyla ne alıp vereceğin olabilir ki? Bırak onları. Şöyle hayata gülen, ölümle kafa bulan, aklına eseni yapan, sevmesini bilen, ateş gibi, iyi bir kadım bul kendine. Böyle kadınlar da var, üstelik korunaklı burjuva hayatının yüreksiz ürünlerinden çok daha fazla hazırlardır seni sevmeye.” “Yüreksiz mi?” diye itiraz etti Martin.
Sayfa 334Kitabı okudu
“Onların düşmanca tutumlarından korkmuyorum, senin aşkına inanıyorum. Hayatta her şey kötüye gidebilir, aşk hariç. Yeter ki bitkin düşen, bocalayıp tökezleyen zayıf iradeli biri olmasın, aşk hiçbir zaman yolunu şaşmaz.”
Sayfa 315Kitabı okudu
“Ama sen beni seviyorsun, değil mi?” “Seviyorum!” diye çığlık attı kız. “Ben de seni seviyorum; onları değil, seni. Onların yapacağı hiçbir şey beni incitemez.”
Sayfa 314Kitabı okudu
“Eskiden ünlü olmak isterdim. Ama artık bunu hiç önemsemiyorum. İstediğim tek şey sensin; yemekten, giysiden, şöhretten çok daha fazla açım sana.”
Sayfa 313Kitabı okudu
“Hiç de değil, çok ciddiyim. Hala eşitliğe inanıyorsunuz ve büyük şirketlerin işini yapıyorsunuz ve o şirketler günden güne eşitliğin kuyusunu kazıyor. Halbuki siz, uğruna hayatını verdiğiniz şeyi yüzünüze söyleyen ve eşitliği inkar eden bana sosyalist diyorsunuz. Cumhuriyetçiler eşitliğin düşmanıdır, ama içlerinden çoğu eşitliğe karşı savaşırken ağızlarından eşitlik lafını düşürmezler. Eşitlik adına eşitliği yok ederler. Bu yüzden onlara ahmak diyorum. Bana gelince ben bireyciyim. Yarışı en hızlısı, savaşı en güçlüsü kazansın derim. Biyolojiden aldığım, en azından aldığımı sandığım ders budur.”
Sayfa 298Kitabı okudu
Reklam
“Ben de Cumhuriyetçiyim,” dedi Bay Morse fazla kaygılanmadan. “Söyle bakalım beni hangi sınıfa sokuyorsun?” “Siz bilinçsiz yandaşsınız.” “Yandaş mı?” “Evet. Büyük bir şirkette çalışıyorsunuz. Ne amelelik ettiniz ne de suç işlediniz. Geçiminizi kazanmak için karısını dövenlerle yankesicilerden medet umuyorsunuz. Paranızı toplumun efendilerinden kazanıyorsunuz; bir adamın karnını kim doyuruyorsa onun efendisi odur. Evet, siz bir yandaşsınız. Hizmetinizde olduğunuz sermayenin çıkarlarını geliştirmeye çalışıyorsunuz.”
Sayfa 297Kitabı okudu
“Bu arada sizin de bildiğiniz gibi bir insanın düşüncelerini alıp, allayıp pulladıktan sonra yine ona sunarak istediğiniz kişiye dönüştürebilirsiniz.”
Sayfa 296Kitabı okudu
“Sen onları meslekleri hakkında konuşturuyorsun,” diye üzerine geldi Ruth. “İtiraf ediyorum, doğru. Meslekleri konusunda bile saçmalarlarsa, artık başka konularda sohbet edersem benim halimi düşün. Bir de böyle yüksek tabakalarda kültürün bütün avantajlarını yaşıyorlar sanırdım.”
Sayfa 280Kitabı okudu
“Ne aptalım,” dedi hüzünlü bir sesle. “Ama elimden bir şey gelmiyor. Seni öyle çok seviyorum ki Martin, seviyorum, seviyorum. Zamanla daha açık fikirli olacağım, ama şu anda geçmişin hayaletlerini kıskanmadan duramıyorum ve sen de gayet iyi biliyorsun ki geçmişin hayaletlerle dolu.”
Sayfa 264Kitabı okudu
“Ama biliyorsun, müzik eğitim gerektirir,” diye tartışmayı sürdürdü Ruth, “operaysa daha çok eğitim ister. Eğer…” (…) “Küçükken bu eğitime maruz kalmamış olmaktan ötürü kendimi şanslı sayıyorum. Aksi olsaydı bu akşam hisli gözyaşları dökmekle kalmaz, o kıymetli çiftin soytarılıklarının, seslerinin güzelliğini ve orkestranın çaldığı müziğin nefasetini güçlendirdiğini düşünürdüm. Haklısın. Bu bir eğitim meselesi. Artık yaşım geçti. Ya gerçek neyse onu isterim ya da hiçbir şey istemem. Beni ikna etmeyen bir görüntü düpedüz sahtedir(…)”
Sayfa 238Kitabı okudu
740 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.