serenay

serenay
@bizzleismydizzle
Yıldız Teknik Üniversitesi
5 Kasım
280 okur puanı
Mayıs 2018 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
ben sizden de değilim diğerlerinden de; ben ölüme dair yemin etmeyenlerden, tehdit savurmayanlardan, dinini ve ırkını aklının yerine koymayanlardanım. ben hâlâ şiir okuyanlardanım. ben ölürken vatanını yahut dinini değil, 'sevgiliyi' düşünecek olanlardanım.
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
Anlatmak İçin Yaşamak
Anlatmak İçin Yaşamak
Reklam
Madam Bovary
Madam BovaryGustave Flaubert
7.5/10 · 33bin okunma
517 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Martin Eden
Martin EdenJack London
9.1/10 · 90,2bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sonra acı çekme ve boğulma aşaması geldi. Bu acı, ölüm değildi; sersemlemiş bilincinde bocalayarak dolaşan düşünceydi. Ölüm acı vermezdi. Hayattı, hayatın sancısıydı bu feci, insanı boğan his.
Sayfa 480Kitabı okudu
Bir yandan dalarken, bir yandan da toriklerin tekrar kendisine çarpmamalarını umuyordu; çünkü böyle bir şey, yaşama arzusunu tekrar harekete geçirebilirdi. Torikler çarpmadı ve Martin hayatın kendisine gösterdiği bu son nezakete minnet duyacak kadar vakte sahip oldu.
Sayfa 479Kitabı okudu
Reklam
Eğlenmekten başka hiçbir şey yapmayan serin bir beyazlık içindeki yolculara bakar ve gezindikleri âlemi cennet, onları da cennetteki mahluklar olarak görürdü. İşte, şimdi o da orada, tam merkezdeydi, geminin en itibarlı adamı olarak kaptanın sağında oturuyor ve nafile bir çabayla kaybettiği cennetini ararken baş kasarayı ve cehennem gibi kazanı yâd ediyordu. Yenisini bulamadığı gibi artık eski cennetinin de yerinde yeller esiyordu.
Sayfa 475Kitabı okudu
Umarsız haldeydi. Yukarıda kimse Martin Eden’i kendisi olarak istemiyor, aşağıdaysa geçmişte onu olduğu gibi kabul eden sınıfına dönemiyordu.
Sayfa 475Kitabı okudu
(…) Onlarla tanışmak için kendini zorladı ve tanıştığı anda notlarını verdi: Kendi  sınıflarının psikolojik mengenelerine ve düşünsel beyhudeliğine sahip bütün burjuvalar gibi kibar ve hoş olmalarına rağmen, küçük ve yapmacık beyinleri o kadar boştu ki onlarla konuşurken sıkıntıdan patlıyordu.
Sayfa 474Kitabı okudu
Ne çok uyuduğunu ve buna rağmen ne çok uyumak istediğini fark etti. Halbuki eskiden uykudan nefret ederdi. O zamanlar uyku, hayatının kıymetli anılarını çalıyordu. Yirmi dört saatte dört saat uyku, dört saatlik hayatın elinden alınması demekti. Nasıl da çok görürdü uykuyu! Oysa şimdi gördüğü tek şey hayattı artık. Hayat güzel değildi; tatsızdı, acıydı. En vahimi de buydu. Yaşamayı arzu etmeyen bir hayat, sone erme yoluna girmiş demektir.
Sayfa 470Kitabı okudu
Hiç konuşmadan uzun süre oturdular; kız ümitsizce düşünüyor, adam yok olmuş aşkına kafa yoruyordu. Onu gerçekten sevmediğini şimdi anlamıştı. Sevdiği şey Ruth değil, idealize ettiği, kendi kafasında yarattığı uhrevi bir şeydi; kendi aşk şiirlerindeki ışık saçan ruhtu. Hakiki Ruth’u, sınıfının tüm o kusur ve zaaflarını taşıyan, o sınıfım psikolojisinin umutsuz sınırlarıyla kısıtlanmış burjuva Ruth’u hiç sevmemişti.
Sayfa 460Kitabı okudu
Reklam
Şöyle bağırmamak için kendini zor tuttu: O kitaplar yazılmıştı! O zaman beni aç bırakan, evini yasak eden ve düzenli bir işe girmiyorum diye lanetleyen siz, şimdi karnımı doyuruyorsunuz. Halbuki eserlerimin hepsi o zaman yazıldı. Şimdi sizin aklınızda, benimse ağzımda evirip çevirdiğim, ama hiçbirimizin asla dile getirmediği bu düşünceler yerine ne söylesem dikkatle kesiliyorsunuz. Ağzımı açıp gözümü yumsam, suratınıza karşı topunuz çürümüşsünüz; içiniz yolsuzlukla, hırsızlıkla, rüşvetle dolu diye konuşsam öfkeden kudurmak yerine kem küm edip isabet buyurdunuz dersiniz. Neden? Çünkü çok param var. Martin Eden olduğum, iyi biri olduğum ve salak sayılmayacak biri olduğum için değil. Size desem ki gökteki ay bir kalıp peynirdir, hemen bu fikrin müridi olursunuz, olmasanız da reddetmezsiniz, çünkü benim dağlar kadar dolarım var. Hem de hepsini uzun zaman önce kazandım, çünkü eserlerimi yazmıştım; tam da ne zaman, size diyeyim, ayağınız altındaki toz gibi üzerime tükürdüğünüz zaman.
Sayfa 442Kitabı okudu
Sonra Ruth vardı. Martin’i, kendisi olduğu için sevmişti, o kesin. Ama burjuva toplumunun insanlara değer biçme yöntemini, Martin’i sevdiği kadar, hatta ondan da çok seviyordu.
Sayfa 441Kitabı okudu
Kafası daha da karıştı. Kimsenin yemeğe davet etmediği açlık günleri geldi aklına. Asıl yemeğe o zaman ihtiyacı vardı, asıl o zaman midesine bir şey girmediği için zafiyet geçirmiş, halsiz kalmış ve düpedüz açlık nedeniyle kilo kaybetmişti. Yaşadığı açmaz buydu. Asıl yemeğe ihtiyacı varken kimse onu davet etmemişti ama şimdi binlerce yemek satın alabilecek durumdayken ve tersine iştahı giderek azalırken sağdan soldan peş peşe yemek davetleri yağıyordu. Neden? Ona kalırsa, en ufak bir hakkaniyet yoktu bu işte… Martin hiç değişmemişti. Eskisine göre hiç de marifetli değildi. Elinden çıkmış olan bütün iş, daha önce yazılan eserlerden ibaretti.
Sayfa 440Kitabı okudu
Kesin olan tek şey vardı: Morse ailesi Martin’i kendisi için veya eserleri için istiyor değildi. Kendisi ve eserleri için istemiyorsa, o zaman şöhreti için, tanınmış olduğu için ve bir de -neden olmasın?- yüz bin dolar parası olduğu için istiyor olmalıydı. Burjuva toplumu insanın değerini böyle ölçüyordu; Martin Eden de kim oluyordu ki başka türlü muamele beklesin? Ancak Martin, mağrur bir adamdı. Böyle kıymetlendirmelere tenezzül etmezdi. Kendi olduğu için veya netice itibariyle kendisinin bir ifadesi olan o eserleri ürettiği için değer görmek istiyordu.
Sayfa 440Kitabı okudu
Ruth’un ismini en ufak bir tereddüt yaşamadan, gayet doğal biçimde söylerken, bir yandan o eski ve aşina iç ürpertisini, yürek çarpıntısını bu sefer neden yaşamadığını, kanının neden kaynamadığını soruyordu kendine.
Sayfa 439Kitabı okudu
Kendine rağmen Aşk denilen o şeye sadıktı. Kafasına estiği gibi yaşadığı günler çoktan geride kalmıştı. Artık ne o günleri geri getirebilir, ne de kendisi o günlere dönebilirdi. Değişmiş ve ne kadar değiştiğini şimdiye kadar anlamamıştı. “Ben evlenilecek adam değilim Lizzie,” dedı hafifçe.
Sayfa 421Kitabı okudu
Resim