Toplumda ayrışmanın ve kutuplaşmanın hiç bu kadar boyutlandığı bir dönem hatırlamıyorum.
Toplumsal bütünlüğünü, yani ‘biz’ olma duygusunu yitirmiş, birbirine düşman, dünyaya düşman sevgisiz bir toplum olduk.
Herkes bir saçağa amigoluk yaparken bir başka saçakta yer alanlara fütursuzca küfrediyor.
Bu Sünni, bu Alevi, bu paralelci, bu ulusalcı, bu sağcı, bu solcu, bu apolitik, bu kadın, bu gayrimüslim bu Kürt, bu yobaz, bu terörist derken, giderek boyutlanan kutuplaşmada bu ‘adam mı?’ ya da bu ‘insan mı?’ sorusunu es geçen bir toplum olduk.