Engin ve derin olsa da, deniz tek
bir damla değil midir?
Sonsuz gibi görünse de , dünya tek bir küre değil midir?
Sayısız olsa da tüm küreler, tek bir kainat değil midir?
Yetti, belli ki yetti, hem de ne yetti söyletmeye;
Senden önce idim, ay ışığında akşam sefası
Tan yeri aydınlandığında gördüm,ne ışığı kaldı ne safası
Sensin, anladım, bunca yıldır geceye müptela, malzeme eden onca aşığı Bende öter dururmuşum cır cır böceği gibi
Ağıt yakarmışım durmadan karanlığa boşu boşuna
Acırım geçmişime, acırım sensiz zamanıma
Görmeyince gözlerim seni, olmuşum sana Ama,
Dilim dişim kitlenmiş dönmüşüm sayende tutsağa Eğme başını eğme,
Bu güzelliğe baş eğmek yaraşmaz
Yürek;
Bir insanın yada bir evin
en küçük çocuğuna benzer.
Laf duyar ama dinlemez, umursamaz.
Hep bir şeylerin altında kalır
ve kalmalardan da geri kalmaz.
Derdin nedir diye sorsan,
Cevap alırsan rahat uyursun,
Mutlu uyanırsın sabahlara,
Sorarda cevap alamazsan
Sessiz kalırsa yarınlara
Nah! uyursun geceleri
Güneş doğmaz o sabahlara
……
Gece düştü gözümden,
Yüzün gönlüme düştü
Işığın gözüme…
Sevincim yüzüme…
Bu sabah bayram sabahı mıdır nedir.
Güneşli bir günün zahiri dir, gözlerim
Oysa hamaldır yüreğim,
Hep olmadıklar peşinde
Bak yine!
Ali dağında,
odununda…
O yüzden Sevincim derdimi avutmaz.
Gözlerimle, yüreğim aynı kaderi paylaşmaz.
…..