- Dersinizin konusu nedir hocam ?
- Iıı. Bu dersimiz mantık müfettiş bey.
- Güzeeel. Çocuklara bir kaç soru sormama izin verir misiniz hocam ?
- Tabii müfettiş bey.
- Ee, sen. Sana söylüyorum çocuğum.
- Kalk lan inek kalk.
- Bana mı dedin ulan müfettiş bey.
- Hahahaha
- Ne anlayışsız çocuksun yavrum. Gel buraya diyorum, inek gibi yüzüme
Ben deliriyorum galiba.
Çıkış yolu bulamıyorum, çıkış yok.
Deliriyorum galiba.
Ben deliriyorum…
Biz seninle hep çok mutsuz olduk.
Mutsuz olduk.
Ben sonunda bu mutsuzluğa âşık
olacağım diye korkuyorum...
Acısıyla tatlısıyla bir eğitim öğretim yılını daha bitirdik sayılır. LGS'ye girecek öğrencilerimle ayrılık vakti. Gözlerindeki ışığı, dudaklarındaki tebessümü ve yüreklerindeki sevgiyi her zaman olduğu gibi yine anılar defterine kaydettim. Öğretmen olmak hayatlara dokunmaktır. Böyle günlerde bunu daha iyi anlıyorsunuz. Gencecik hayatlar geçiyor gözlerinizin önünden ve siz onların kalbinde bir yer edindiğinizi görüyorsunuz. En güzeli de bu bence. Birilerinin kalbide bir iz bıraktığınızı fark ediyorsunuz. Bu da size paha biçilemez bir mutluluk veriyor. Her ne kadar vedaları beceremesem de "bazılarının" dediği gibi "ruhsuz" olmadığım da hakikat galiba. Ben de yavaş yavaş inanmaya başladım "ruhsuz" olmadığıma. 😊
Ben köyümü özledim. Doğduğum topraklarda yürümeyi özledim. Havasını özledim bahar kokulu memleketimin. Gözümü ilk açtığım yurdumda gözlerimi kapamak istiyorum dünyaya. Bu hasret son nefesimi verince mi bitecek diye düşünmüyor da değilim hani. Ben galiba çocukluğumun en sakin anlarını, beni sarıp sarmalayan o koca yürekli kadını özledim. Ben köyümü çok özledim...