Coğrafya taştan bir heykel için kaderdi. Coğrafya, köklerini toprağa salmış, başka bir yere hareket etme şansı olmayan ağaç için kaderdi. Kaderini "coğrafya kaderdir" cümlesine teslim edenler için kaderdi, hatta bazen kederdi. İnsan, bedenini bulunduğu coğrafyadan başka yerlere taşıyarak yaşamını değiştirmeyi seçebilirdi. Taş değildi, ağaç değildi, rüzgârın savurduğu cansız, başıboş bir yaprak değildi. Seçebilirdi.