Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büşra

Büşra
@busra046
Düşmanla karşılaştık ve kendimiz olduğunu gördük.
Reklam
Kafamın içinde kazanmaya çalıştığım o günlerden birindeyim.
Gerçek öyküyü bilmiyorlardı. Zaferin o gün halkın gözü önünde sahada kazanıldığını düşünüyorlardı. Ben ise aylar önce, korkularımla yüzleşmeye, kendimi sınırlamaktan vazgeçmeye, en üstün gayret için öne sürmeye karar verdiğimde kafamın içinde kazandığımı biliyordum. Air Force takımını yenmek kendimi aşmaktan daha kolay olmuştu. Özel zaferler her zaman genel zaferlerden önce gelir. "Düşmanla karşılaştık ve kendimiz olduğunu gördük," deyimini unutmamak gerekir.
"En büyük trajedi yaşamında en üstün gayreti için kendini asla öne sürmeyen kişinin yaşadığı trajedidir. Asla kapasitesini tümüyle kullanmaz, asla olabileceği kadar dimdik durmaz." -Arnold Bennet

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yaşamımızın Odak Noktası
Değindiğiniz diğer merkezlerden farklı olarak ilkeler asla sizi yarı yolda bırakmaz. Arkanızdan konuşmazlar. Uzaklara taşınmazlar. Meslek yaşamlarını sona erdiren sakatlanmalar yaşamazlar. Ten rengine, cinsiyete, servete ya da beden yapısına dayanarak gözdeler seçmezler. İlkelere odaklanmış bir yaşam sağlam, kımıldatılmayacak, sarsılmayacak bir temeldir ve hepimizin buna gereksinimi vardır.
Paradigmalarımız genelinde eksik, yanlış ya da tümüyle karmaşıktır. Bu nedenle kendimiz ve başkaları hakkında yargıya varmak, etiketlemek ya da kesin fikirler yürütmek için acele etmemeliyiz. Kısıtlı bakış açılarımız nedeniyle tablonun tamamını göremeyiz ya da gerçeklerin tümünü bilemeyiz....Eğer yaşamımızda önemli değişiklikler oluşturmak istiyorsak en önemli anahtar paradigmalarımızı ya da dünyaya baktığımız gözlükleri değiştirmektir. Gözlüğün camlarını değiştirince, her şey peşinden gelir.
Reklam
Büşra
@busra046·Bir kitabı okumaya başladı
Etkili Gençlerin 7 Alışkanlığı
Etkili Gençlerin 7 AlışkanlığıSean Covey
10/10 · 16 okunma
Mustafa İnan çevresine baktıkça, sonraları kendisini çok düşündüren 'düşünme tembelliği' meselesinin farkına varıyordu. Düşünmek zordu, düşünmek büyük bir enerji istiyordu. Hele yaratıcı, araştırıcı düşünce için çok yorulmak gerekiyordu; belki sağlam kafa sağlam vücutta bulunuyordu, ama galiba sağlam vücutlar, Mustafa Bey'in nahif bedeni kadar yorulmak istemiyordu, ya da bu sözde bir eksiklik vardı; belki de bu söz, daha uzun bir cümlenin bir parçasıydı.
Hep verilenle yetindiğimiz için, bunun ötesini merak eden kafaların varlığına alışmakta güçlük çekiyoruz. Belki onu efsaneleştirerek bir bakıma kurtulmak istiyoruz böyle değişik insanlardan. Öyle ya, onu gözümüzde çok büyütmezsek, sonra onun gibi bütün gücümüzle kendimizi ve dünyayı değiştirmeye çalışmak zorunda kalırız.
"Kağıda sıfır, Mustafa'ya on."
On bir numara Mustafa İnan'ın durumu zordu 1931 yılında: "Mustafa liseyi birincilikle bitirmişti. Zaten hiçbir sınıfta, hiçbir dersten 10'dan aşağı numara almamıştı." Ekrem Beyazıt yanılıyor. Bir keresinde, coğrafya imtihanında, Mustafa İnan kâğıdı boş vermişti. Coğrafyacı Sabri Bey de imtihandan çıktıktan sonra kâğıdın üstüne şöyle yazmıştı: (yazarken de bütün sınıfa yüksek sesle okumuştu) "Kağıda sıfır, Mustafa'ya on."
Çünkü ülkemizin insanları daha yaşamanın acemisidir. Onlara insan gibi yaşaması öğretilmemiştir henüz.
Reklam
Bazı satırlar doğru zamanda okunuyormuş.
Kozmoğrafya imtihanına giren öğrencilerin kopya çekmek yerine bütün kitabı ezberlemesini isteyenlere söylüyorum. Üç Kulak Baha'ya bile kozmoğrafya öğretebilecek bir Mustafa İnan olamazlarsa bu meseleye çözüm getiremeyeceklerini söylüyorum.
'Herkes hafızasından, hafızasının zayıf olduğundan kolaylıkla şikayet eder; fakat asla zekasından yakınmaz. Bilmez ki hafıza, zekanın bir unsurudur.'
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.