Büyüyünce başınıza ne kadar feci şeyler gelirse gelsin, başınıza gelenler, bir arada kendilerine ait bir büyüleri varmış gibi duran bu “şeyler”in kesinliğinin gücü sayesinde, bu dağınık kalkan sayesinde etkisizleşirdi
Sayfa 68 - YKY, 1. Baskı: İstanbul, Şubat 2019Kitabı okuyor
Büyü...
*Büyü*, 'sırlı etki' demek. Eski Türkçe'deki 'bögü şaman, bilge, hekim kelimesiyle akraba. 'Büyük' sözcüğünün de aynı kökten geldiği söylenir. *Büyüleye büyülene büyürüz*. Tabiatı, hayatı yani nesneleri ve olayları-durumları hiçbir zaman mutlak manada algılayıp, çözümleyemeyiz. Ses, ışık, doku, hareket, ısı, biçim,
Sayfa 112 - AlfaKitabı okuyor
Reklam
Türk toplumunda zenginlerin, özellikle yetimleri, fakat yetim olmayan yoksul çocukları da evlat edinip yetiştirmeleri saygıyla karşılanan bir davranıştır. Mustafa Kemal daha önce bir erkek çocuğu evlat edinmişti, ama evin içindeki varlığı bile göze çarpmıyordu. Oysa boşanmış bir erkeğin genç kızları evlat edinmesinin dedikodulara yol açması
Sayfa 508Kitabı okudu
Sonra, bitip tükenmek bilmeyen kitap, yazar, film, müzik, şiir, mısra, güfte, beste sohbetleri. Sohbet diyorsam da, ben size muhatap konumunda değildim elbet. Yine de siz çokça dinlerdiniz, çünkü size mahsus bir metoddu bu, dinlerken öğretirdiniz. Kitaplar ve yazarlar arasında Dostoyevski'nin ve onun hayata doğru uzanan açılımlarla merhamet ve sevgiyi telkininin içinizde özel bir yeri vardı. "Gelmiş geçmiş asırların en iyi romancısı Dosto.", "Aman Yarabbi" nidasıyla başlayan ve söz gelimi Beyaz Geceler için sarfedilmiş kimi cümlelerinizden anlardım ki sizi açıkça büyülerdi: "Aman Yarabbi! O kadar basit bir konu insanı nasıl böyle büyüleyebiliyor?"
"İspermeçet balinasında dehanın ne işi var?" diyeceksiniz. İspermeçet balinasının kitap yazmışlığı, söylev vermişliği var mı hiç? Hayır, yok... Eski Doğulular, büyük ispermeçet balinasını bilselerdi, büyülere inanan çocuksu düşünceleriyle tanrılaştırırlardı bu deniz canavarını; Nil'deki timsahı, dilsiz diye tanrılaştırdıkları gibi. İspermeçet balinasının da dili yoktur, daha doğrusu bu dil öyle küçüktür ki, nerdeyse görülmez. Günün birinde, çok bilgili ve şair bir ulus, eski zamanların sevinçli bahar tanrılarını tanır ve şimdi bir tek varlığın tekelinde olan gökyüzünde, bomboş olan tepelerde, onlara eski yerlerini verirse; o zaman büyük ispermeçet balinasının, Zeus'un tahtına yerleşeceğinden, tüm öteki tanrılara üstün çıkacağından hiç kuşkulanmayın.
Sayfa 426
Sistemik propagandanın bir sonucu olarak bugün ötekine olan ihtiyacın reddi, öz güven ve öz yeterlilik kriteri haline geldi. Ötekinin ilgisine, arzusuna, sevgisine, eşliğine olan ihtiyacını bastıran, yok sayan, sürekli kendi imgesini servis eden, kendi imajına, kendi duruşuna hayran, bakan değil bakılan, büyülenen değil büyüleyen narsist birey bu havalı duruşun hücresinde, yapayalnız kuruyup gidiyor. Olamadan. Çünkü duruş, oluşu imkânsız kılar. Ve her büyücü için en az bir büyülenici lazım. Herkes etkilemek, etkilenmeden etki etmek istiyor. Peki kim etkilenecek? Günden güne enerjisi, ilhamı, yaşam sevinci en yüksek olan yakıtımızı, arzuyu kaybediyoruz. Arzu madalyonunun diğer yüzü hüsran çünkü. Ucunda reddedilme, küçük düşme, utanç duyma ihtimali var. Bu yüzden herkes arzu etmeden arzu edilmeyi bekliyor. Peki kim arzu edecek? Herkes vermeden almak istiyorsa, kimse vermiyorsa, kim alabilir?
Reklam
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Melikşah ve Nizâmülmülk
Bilge vezirin Melikşah'la ilişkisi de sadece bir hoca talebe ilişkisi olarak kalmamış,baba evlat ilişkisine dönüşmüş.Anlaşıldığı kadarıyla Melikşah da bunu böyle kabul etmiş. Zira bazı kaynaklara göre o da Nizâmülmülk'e "baba" diye hitap ediyor.
Televizyonlarda, internet sitelerinde insanlar zinaya teşvik edilmektedir.
bilhassa televizyonlarda masum şekle sokulup sunulan programların arka planında, ahlakı bozmaya yönelik bir çalışma, düzenli, planlı, programlı ve organize bir şekilde devam etmektedir. İnsanlara gayrimeşru ilişkileri normalmiş gibi gösteren görsel ve sanal medya, (“cinsel özgürlük” propagandalarıyla) insanları âdeta büyülemiş gibidir.
289 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.