Emperyalist sistem bir milleti nasıl yok edeceğini çok iyi biliyor ve önce işe aileden başlıyor. Kadın-erkek kavgasını körükleyerek yuvaları yıkıyor. Cinsiyetlerle oynuyor, evlilik müessesesini yok etmek için, birlikte yaşamak gibi bir kavram ortaya atıyor, eşcinselliği pompalıyor ve bunu medya eliyle olağan hale getiriyor.
Ayrıca alkol ve uyuşturucuya özendirerek, modernlik, çağdaşlık ve Avrupalılık gibi isimlerle beyinlere yazıyor.
Baş tacımız olan kadınlar, kadın-erkek eşitliği, cinsiyet ayrımcılığı ve feminizm gibi süslü laflarla kandırılıyor, kadının kadın olduğu unutturularak modern köleler haline gelmesi sağlanıyor.
Ve kadın neredeyse her yerde sadece cinsel bir obje, sömürülecek bir varlık olarak kullanılıyor. Erkeğin, aile reisi sorumluluğu yok edilerek tembel, sorumsuz ve feminen bir karakter yaratılıyor.
Tam da bu noktada şarkıcılar, oyuncular, yazarlar-çizerler, sanatçılar, yani halkın hayran olduğu isimler ön plana çıkıyor. Magazin programlarında aslında illegal olan yaşam tarzlarını ballandıra ballandıra anlatarak beyinlere kazınması sağlanıyor.
Yani bir milletin ahlak, gelenek ve görenekleri göz göre göre yok ediliyor. Farkında olmadan aile kurumu ortadan kaldırılıyor.
Aklımın Seyir Defteri / Durmuş Ali Gültekin
(s.31)