Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Göl yerinde su eksik olmaz. Yiğit yatağı boş kalmaz.
Reklam
Efelik Egede, kökü ta ötelere, derine dayanan bir gelenekti. Osamanlıdan, Bizanstan daha eski. Belki de bu dağlar dağ olalı zeybeksiz kalmamıştır. Kaçakçılık bir okuldu. Delikanlıları alıp, eşkiya yetiştiren bir okul. Çok efenin heybesinde, atının eyerinde tütün kokusu vardı.
Şimdiye kadar görülmüşmüdür ki bir efe başadak yaşasın, uzana uzana yatağında ölsün? Efe ne kadar yiğit olursa olsun, kurşundur sonu.
Yarpuz, salep, arı, çiçek almıştı yazıyı yabanı. Çamların altı pürden döşek gibi olmuştu. Pürlerin arasından yeşil otların uçları fışkırmıştı.Yaz bitti bitecek, güze doğru. Vakit ikindi. İnceden bir yel esiyor. Bir kuş daldan dala konuyor. Başkada can eseri yok ortada.
Eşkıyasız eşraf, silahsız asker demekti.
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Ele avuca sığmıyor. Kayıyor. Eğer bu adam şeytan değilse, şeytanın öz kardeşidir.
Sayfa 162Kitabı okudu
Tam altı saat yağmur yedik. Ama biz hepimiz dağ adamlarıydık. Ovada söner de, dağa gelince parlarız. O dümdüz ovalar gözümüzü korkutur. Ama dağa gelince açılırız.
Sayfa 172Kitabı okudu
Yaşamak, bir gün, bir saniye daha fazla yaşamak için bu adamın yapamayacağı şey yoktu.
Sayfa 166Kitabı okudu
Bu ağaların, eşrafın dağlardaki menfaat çarpışmasıdır. Dağda kimin çetesi kuvvetli ise, şehirde de o ağa, o eşraf kuvvetli.
Reklam
Çatışma sırasında- Cafer Şamil'e şöyle bir cevap veriyor: Bana bak delikanlı sen çok cesur, çok yiğit bir çocuğa benziyorsun. Bu kadar cesur olmasan buraya kadar benim tüfeğimin altına kadar gelmezdin. Bir de yanındaki arkadaşın vurulunca, hemen kaçardın. Sana yiğitliğine hayatını bağışlıyorum. Al! Hemen dön. Ömrünün sonuna kadar bu sana yadigarım olsun. Çakırcalı "al" dediği anda patlayan kurşun Cafer Şamil'in kalpağını başından alıp götürüyor. Cafer kalpağını alıp götürüyor. İşte Efe bölyle bir Efeydi.
Sayfa 194Kitabı okudu
İnsanoğlu
İnsanoğlu yüzde yüz hiç bir şeyde tam değildir.
Sayfa 163Kitabı okudu
"Oğlum, " demişti, " sen şu bu değilsin. Sen Çakırcalı Ahmed Efe gibi bir adamın oğlusun. Onun yüreğinden azıcığı sana geçmişse, sen şu çalıkakıcıların topuna bedelsin. Göl yerinde su eksik olmaz. Yiğit yatağı boş kalmaz. De gayrı gün senin günündür. "
Baban bu dağların kartalıydı. Müfrezeler bir günlük yoldan onun haberini alsalar, yüz geri edip gerisingeri dönerlerdi. Osmanlı tir tir titrerdi karşısında. Ya Memedim, ya yavrum... Baban Arap atın üstünde... Savatlı gümüştendi atının eyeri. Gün altında, baban yoldan gelirken bir top parıltı gelirdi. Ovanın yüzünde, nerde bir top parıltı görürse köylü gelir bana haber verirdi. Hatçe, Efe geliyor! Ödemiş ovası ışığa keserdi o gelirken. Baban dağdan eve indiğinde köy düğün bayram ederdi. Efe geldi deyin. Fıkara kızların çeyizini düzer, delikanlıların başlığını verirdi. Hastalara ilaç, yoksullara ekmek olurdu. Baban işte böyle bir efeydi, Memedim. Efem, derdim. Osmanlıya güvenme. O herkese güvenirdi. Yüreği temizdi. Osmanlı kahpelik etti sonunda. Kahpe Osmanlı.
Çakırcalı zengin soyuyordu. Fabrika yakıyordu. Önüne geleni öldürüyordu. Artık hükümet ortadan silinmiş gibiydi. Dövüşü, kavgası olan, zulüm gören, yoksulluğa düşen, kız kaçıran, hükümete değil, Çakırcalıya geliyordu. Çakırcalı bir mahkeme, Çakırcalı bir maliye, Çakırcalı doktor, Çakırcalı ilaçtı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.