Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Radyoda her zamanki gibi Morrissey çalıyordu .... ..... ....... : "Güneş ışığının parça lanmış insan kemiklerine vurduğunu görene dek hiç aşık olmamışsındır."
Sayfa 376 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
Aşkın bir refleks olduğunu düşündüm. Tıpkı uyumak ve yemek yemek gibi öylece yaptığımız bir şeydi. Belki de evimiz gibi bize tanıdık gelen şeye, tüm bu hayal kırıklıklarından önce bize hayatın nasıl olduğunu hatırlatan şeye âşık oluyorduk.
Sayfa 375 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsan yakınlaşmasına izin verdiği erkeklerden asla kurtulamıyordu. Sanki hayatınıza yapışıp kalmış gibiļerdi. ....... ........ Nereye gitsem onları da götürüyordum. Onlar benim düşüncelerimde, hayallerimdeydiler. Bedenim bile onları hatırlıyordu: kokuları, yumuşak, sıcak tenlerinin benimkine değişi, kulağımın dibindeki boğuk inlemeleri ve hızla solumaları... Keşke onları kir gibi temizleyebilseydim. Keşke zihnimden silemediklerimi sabun ve su alıp götürebilseydi. Onlarla henüz tanışmadığım zamanlara, hâlâ umutla dolu olduğum ve hayatımın nasıl olacağına dair temiz, saf hayallerimin olduğu günlere esrarengiz bir şekilde dönebilseydim.
Sayfa 341 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
Annem erkeklere karşı dikkatli olmamı, onların hep bir şeylerin peşinde olduğunu söylerdi. Benden itibarımı ya da belki de özgürlüğümü çalmak istediklerini düşünürdüm. Keşke bana doğruyu söyleseydi. Doğrusu bunun tam tersiydi. İnsan yakınlaşmasına izin verdiği erkeklerden asla kurtulamıyordu. Sanki hayatınıza yapışıp kalmış gibilerdi.
Sayfa 341 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
Annem ... ..... ..... "Hayat kaybetmek üzerine kuruludur," derdi. Doğduğumuzda hepimizde olan masumiyetin kaybı, sevdiğimiz insanların kaybı; sağlığımızın, fiziksel becerilerimizin ve en sonunda, elbette hayatlarımızın kaybı... Her zamanki gibi haklıydı.
Sayfa 322 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
İnsanın dünyaya hükmetme dürtüsü nereden geliyordu? Bu dürtü doğa engelini bile tanımıyordu. Biz insanlar hem toplumumuzda hem de yakın ilişkilerimizde birbirimize hükmetmek istiyorduk.
Sayfa 300 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kutup bölgelerini işgal etmeye çalışan, genellikle de yıkıcı sonuçlarla karşılaşan adamları düşündüm: Amundsen, Andrée, Strindberg ve Nansen. Özellikle de Danimarkalı-Norveçli ordu mensubu Claus Paarss. Paarss 1728 yılında kendilerinden iki yüz yıldır haber alınamayan Norveçli yerleşimcileri bulmak için Grönland'a gitmişti. Yapılacak keşif gezisini planlarlarken bir grup genç Norveçli erkeğin bilinmeyen kıtanın dört bir yanırı kayakla dolaşarak araştırmasının fazla sorun çıkarmayacağını düşünmüşlerdi. Paarss, Kuzey Atlantik'i yirmi asker, on iki mahkûm, bir grup fahişe ve on iki atla geçmişti fakat kıtaya geldiklerinde Paarss'in doğa şartları ve kendi adamlarıyla kaçınılmaz mücadelesi başlanmıştı. Adamları ayaklanmıştı, onların isyarırı bastırmasından hemen sonra da mürettebatı iskorbüt ve çiçek hastalığından teker teker ölmeye başlamıştı. Atlar da ölmüştü. Böylece Paarss kıtayı sivri uçlu buz bloklarının arasında yayan olarak katetmede iki kez başarısızlığa uğramıştı. Sonunda yerli Grönlandılar bile koloniyi terk etmişler ve Paarss'ın kıtaya aileleriyle birlikte Dánimarkalı aristokratları yerleştirme hayali suya düşmüştü.
Sayfa 299 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
"Bu nefretin diğer tarafında eşit derecede güçlü başka bir şey olmalı. Nefret yok yere ortaya çıkmaz." "Ne gibi?" Bir an düşündüm. "Aşk mesela."
Sayfa 268 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
Ebeveynlerimizin yaşadığından farklı bir hayat seçiyorduk kasıtlı olarak.
Sayfa 265 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
.... ..... entelektüel değildi, banliyöde küçük bir dairede yaşıyordu ve spor kanallarını seyretmeyi seviyordu. Kısacası o, arkadaşlarımızın hafif bir hor görmeyle "sıradan vatandaş" olarak tabir edecekleri türde bir adamdı. Yani hayalleri bir sonraki tatilin veya yeni bir arabanın ötesine geçemeyen, Çehov'u votka markası zanneden türde biriydi.
Sayfa 265 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
225 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.